13 Aralık 2015 Pazar

3000 !


Herkese selam,


Duygularımı dizelere dökerek anlatmaya başladığım Kayakapı'ya hoş geldiniz" denilerek 12.07.2015 günü gece yarısında Karşıyaka'da dostların arasında ilk blog yazısı yayınlanmış. 5 ay geçmiş. 3000 kez tıklanmış.  124 yayın yapılmış. Bu sürede Karabük'ten Ankara'ya dönülmüş. Ülke seçimler ile tercihlerini ortaya koymuş. Yaz bitmiş, son bahar hüznü çökmüş, Eylül'de 25 yıl denilmiş..Kasım'da aşk başkadır denmiş ve Kulüp değiştirilmiştir. 1 yaş heyecanı ile yeni bir can heyecanı olmuş. Aralık gelmişşşş. 3000 olmuş. Şiirler, anılar, denemeler, yazılar ve resimler ile 5 ay geçmiş.  

Agop bu sayının çok az olduğunu söyleyip, olmaz böyle şey breh breh deyip, çıktı balığa gece gece, soğuğa. Bu hafta aslında olmak istede o da ama olmadı işte. Dostlar geldiler Ankara'ya ... Çocuklar gibi döndük 20 li yaşlara..Ama biraz da yaşlanmışız mı ne, eskisi gibi de deli deli esmedi zaman. Daha makul ve sohbete dönük yavaşladı ortalık.

3000 bir rakam, yıl değil elbette. 3000. bin yılda olacaklar ile şimdi olanlar arasında bir köprü de değil. Duygularım ve yaşadıklarımın  dökülmesi ama nereye... Eskiden kağıda dökmek vardı. Şimdi word'e dökülüyor. Sanal gerçeklik ile başvurmak okuyucuya şu an yaşanılan. 

Yazmak eylemi ile düşünmek iç içe geçtiğinde verimli bir söylem oluşuyor. İşte bu verimli çalışmasının da ölçütü de word e dökülenlerin okunabilirliğinin olması. Tüm kaygı bu aslında. Okunabilir olmak. İyi ama nasıl olacak. Tefekkür devreye girmeli bu aşamada. Yani kendinle kalıp, düşünebilmek, sorgulamak ve nerede olduğunun farkında olabilmek. 

3000 işte böyle bir şey. Yoksa kuru kuruya bir rakam değil . Ama daha da yol uzun... 36 gibi... hayatın karelerinin anlamını ifade etmek kaygısı ile eskiden 36 lık pozların süpriz sonuçlarının, digital çöplükle sonuçlanmasını görüyoruz. Oysa 3000 öyle olmasın diye kaygım. Bunu başabilmek için çabam.. Ama 3000...Sıfırdan çok...