23 Mayıs 2020 Cumartesi

Bayramda Geçmişe Yolculuk



Eski bayramlar güzel zamanlardı. Bayram tadındaydı her şey. Bayram çocuğu olmak çok  güzeldi. Aile hep beraberdi. Haliyle çocuktum. Gözümde dünya koskocamandı. Heyecanla kalktığım o bayram sabahları  hep aklımdadır. Bayram sabahının heyecanı aslında bir kaç gün öncesinden başlardı. Evde yoğunlaşan deterjan kokusu, dip köşe bucak temizliğin olduğunu belli ederdi. Kocaman ev birden küçülür. İstediğin oyunu oynamadığın bir zamanı yaşardım. Temizlik bitmeye yakın evin arka tarafında banyodan gelen merdaneli çamaşır makinesinde yıkanan çamaşırların kokusu ve merdanenin sesi, acıkan karnım. Beklediğim ilgi henüz yoktur. O gün temizlikle geçer. Ertesi gün ise bayramdan önceki gündür. Arife günü okul yarım gün olunca, öğlen eve gelirdim. Okul bayram boyunca tatil. Evde çeşit çeşit yemek kokuları var. Bir yanda açılan yufkanın kaynar suda haşlanarak su böreği için hazırlanması var. Diğer yanda o haşlanan hamurdan yemek için sevimli sevimli isteyen ben. Annem tüm sevecenliği ile beni idare eder ve gönlümü de almak için bir parça verirdi. Ve aslında sürprizi hazırdı. Kızartma patates ve köfte. Onca işinin arasında hazırlamıştı. Hazırlıklar yarın içindi. Klasik olarak Ürgüp Köftesi, zeytin yağlı sarma dolma, mutlaka bir et yemeği. Mantı olduğu zamanlar ise muhteşemdi. Ama genelde etli nohut, pilav olurdu. Tabi ki tarhana çorbası. Tatlı olarak da kalburabastı, ya da cevizli baklava. Yalnız enteresan olan tatlılar bayram sabahı birden ortaya çıkardı. Meğer yatak altlarında gizlenirmiş. Bayram ikramları hazırlanır. Ahududu Likörü,  badem ve çikulata. Bayram kutlamak için gelen çocuklara ise akide şekeri, mendil. 
 
Yani bayram sabahına uyandığımda her şey hazırdı. Bayram kahvaltısı için masa hazırlanmıştı. Masa 12 kişi alıyordu. salonun ortasında ise sehpadan oluşan bir masa daha vardı. Mesele masada yer alınıp alınamayacağı. Gerçi büyük masada ki her şey sehpa masada da vardı ama yine de büyük masada olabilmek önemliydi. Bayram sofrası hazırdı. Pencereden babamın camiden gelmesini beklerdik. Ne güzel günlerdi. Şimdi ne yazık ki olmayan bütün aile büyükleri vardı. Rahmetle anıyorum hepsini. Annem, Babam, Ablam, Hikmet Halam, Anneannem, Hanife Teyzem, Galip Amca, Necla Halam, Nevres Amca. Bedri Amca ve Esat Amca. Şimdi hepsi çocukluk anılarımın güzel insanları. Tabi kuzenler. Yaş olarak Teyze oğlu Ziya dışında hiç bir kuzenim ile yaşıt değildim. Ama kuzenlerimin çocukları ile yaşdaş olarak geçti hayatım. Zira kazandibi olarak dünyaya gelmiştim.  Bayram sabahına dönersek. Babam gelir gelmez bayramlaşma sırayla yapılır ve kahvaltı başlardı. Ve tabi sofrada annemin başka sürprizleri. Çocuk aklı işte her evde olan şeyler, nasıl da mutlu ederdi beni. O sevgi yumağının sonucuydu. Bayram heyecanı ve gelsin harçlıklar. O kadar emek emek hazırlanan bayram sofraları aceleyle biterdi. Çünkü hemen bayram ziyaretleri başlamalıydı. 

Ama işte bu bayram ziyaretlerine giderken evde birileri nöbetçi kalırdı, gelen olursa kapıda kalmasın diye. Annem, ben ve babam önce apartmandan başlardık. Anneannem zaten bizde olurdu. Eğer evinde ise önce ona giderdik. Babamdan aldığım harçlıktan sonra ondan bayram harçlığımı alırdım. Anneannem evinde Nane Likörü ve baklava mutlaka olurdu. "Ekeşmiş" diye severdi beni. Akıllı, uslu çocuk anlamında. Hayatı inanılmaz bir hikayeydi aslında ama günleri genelde kuranı kerim okuyup, namaz kılmakla geçerdi. Ama çok keyifliydi onunla geçen saatler. Mendilden fare yapardı. El ve ayakları sayarak öğrettiği tekerlemeler hala aklımdadır. "At getir, et getir, etiz, itiz otuz". Evlendiğimde gelememişti düğüne yaşlanmıştı. Düğüne giderken kapısına giderek elini öpmüştük. Ne kadar mutlu olmuştu. Annem, Teyzem ve Dayım aslında Ürgüp'teki üç güzeller gibiydiler. Çok Şükür ki, Dayım başımızda ailenin büyüğü olarak. Teyzemi ziyaret ayrı bir keyifti. Puf böreği çok güzel olurdu. Masada çeşit çeşit ev yapımı reçelleri de  cabası. Bayram harçlığını nur içinde yatsın Gelip Enişte verirdi mutlaka. Teyzemin oğlu Ziya ile aldığımız bayram harçlıklarını yarıştırırdık. 

Şimdi artık hepsi birer özlem dolu o bayram günlerinden geriye anılar kaldı. Annem ve Babam için bayram ziyaretleri çok önemliydi. Bayramın son gününe kadar kime gidilecek ve ne zaman eve dönülecek. Hangi sıra ile gidilecek çok önemli bir ritüeldi. Asla değişmez. Bazen Ulus'tan yolumuz geçtiğinde Babam Kebapçıya götürdüğü olurdu. 

Şimdi bayramlar tatil havasına döndü. Aileler küçüldü. Gönül almak el öpmek nostalji oldu. Anılarımızda hoş bir seda bıraktılar. Konuşmalarını, anlattıkları hikayeleri hep merakla dinlerdim. Yol yordam nedir, nasıl gidilir, gelinir öğrettiler. Bir süre aile kahvaltıları yaparak sülale olarak bayram tadındaki özlemlerimizi son demlerinde bir kısmı ile yaşayabildik. Bu sefer son kapıda kapandı bizim ailemizde. Sevgi dolu olarak bayram arifesine kadar getirdi. Sessizce dokunduğu hayatlarımızdan sessizce ayrıldı. Diğer aile büyüklerimiz gibi. Şimdi o radyodaki bayram programlarının canlılığı gibi sesleniyorlar sanki. Kulaklarımda sesleri. O hareketli ve heyecanlı bayram sabahlarını, yemeli içmeli bayram günlerini ve değişmeyen bayram gezme ritüelini özlüyorum. Bir zaman olur da yolunuz düşerse eğer bir aile büyüğünüze unutmayın mutlaka diyeceği, anlatacağı ve öğreteceği vardır. Gerisi size kalmış.

Herkese iyi bayramlar...

bülent esatoğlu