30 Temmuz 2015 Perşembe

İnsan



İnsan yaşadım
Diyebilmeli
Yaşayamadıysa da
Yaşamak için
Direnebilmeli!
Hiç yorgun düşmeden
Yürümeli
Ve hatta zamanı
Gelince
Koşabilmeli
Ve sımsıkı sarılmalı
Sevdiklerine
Ve gerekirse
Uğrunda ölebilmeli

12.12.2013
Karabük


Yok


Yok
Yok öyle yılmak
Duvara çarpmak
Normal de
Nasıl  yıkılacak o duvar
Asıl sen
Onu düşün !
Yürekli olmalı ki ardında ki
Dünya da var olmak
Ve dopdolu
Haykırmak için
Yaşamalı
 20.01.2014

Karabük

Gel



gel
beraber içelim
bir ara
içelim
açılalım
sonra da
sevişelim
olmadı
sarılıp uyuyalım
uyanıp
darılalım
sonra da
kahvaltı edip
ayılalım
barışalım…

10.01.2014


1000. kez ve Teşekkür




Sevgili dostlar....

Ürkerek çıktığım bu yolda ilk paylaşımdan bu güne 18 gün geçti. 13 Temmuz 2015 tarihinde ilk yayını gerçekleştirdiğimde ne olacağını bende merak ediyordum. 1000.kez görüntülenerek 30.07.2015 tarihine geldik. Öncelikle bana verdiğiniz destek için çok teşekkür ederim. 

Ve tabi en özel teşekkürüm Adil Alpkoçak'a... Daha önce de beni başka bir şekilde yönlendirmiş ve çektiğim fotoğraflardan video oluşturmayı photostory kullanarak yapmasını öğretmişti. 

Çok Çok teşekkürler Adil... 

Ve tabi Karşıyaka'da evlerinde misafir ederek bana zaman ayıran ve evin en güzel yerini her daim bana tahsis eden Tülay Alpkoçak'a da çok teşekkür ederim. 

Heyecanla yola devam ediyorum. Blogumla ilgili çeşitli konuları öğrendikçe sayfayı zenginleştirmeye de çalışıyorum. Bakalım yolumuz nereye çıkacak.

Teşekkürlerimle, Sevgilerimle...Heyecanla....

Tatlı Boncuk



bu bir coşku,
gönüllerin kırık tellerinden yükselen.
Türkü olan yolların ağırlığında,
Akşamleyin gelen sesin doğaçlanışı.
Halının üzerinden koşarak gelen,
Bir mutluluğun busesi ömrüm.
Umudun öykünerek dertlendiği akşamları,
Gündüzlere bağlayan ağıtın öyküsü.
Yeni açan gelinciklerin, fesleğenlerin;
Dudaklardan dökülen sevdası.
Küçük bir yüreğin,
Çırpınarak ellerini açtığı gönül bu
Bu bir “yeğen” öncesinde,
Sonunda tatlı bir boncuk.
Gülücükler dağıtan sonsuzluk özlem.
Yada olagelen olayların,
Gelip geçer kurallara karşı
Yaşamı
Kavga olan
İnsanların öyküsü

27.11.1987

Resimlere Düştü



Resimlere düştü
Gözlerin
Ve belki de
Baban gibi
Bakıyorsun geçtiği ve
Oturduğu yerlere !
Bir garip oluyor
Ve sanki
kabına sığmıyor gibi oluyorsun.
Ya işte oğul,
Sevda bu
Çekildikçe tükenen
Üretildikçe güzelleşen
Ve paylaşıldıkça süren
23.10.2013




Tarihler

Tarihler
Birer birer düşüyor
Yüreğime
Yangına çeviriyor
Koskoca bir dağ gibi
Yalnız ve
Işıl ışıl etraf
Sabah alacasındaki gibi
Yorgun düşmekten
Tedirginlik
Ve özlem
Tarihler geçiyor
Ortalık yangın yeri
Ortalık koşuşturmaca

18.11.2013
Karabük


İki Yanı Işıklarla



İki yanı ışıklarla
Gecenin içinde sararan
Bir yolda
Yürüdüm az önce
Müzik dinleyerek
Ve bulunduğum yerden
Özlemlere hayal ederek
A anda attığım her adım
Vücudumdan  ter olup akan
Duygularımla karışıp
Umutlandı
Hüzünlü bir yolun tükenişinde

21.11.2013
Karabük


Karagöl Ankara

Karagöl Ankara Havalanı yolu üzerinde Çubuk yol ayrımından girilerek gidilmektedir. İdeal piknik ve dinlenme yeri olarak tercih edilebilir. Ankara'ya 70, Çubuk ilçesini geçtikten sonra 29 km mesafededir. 







29 Temmuz 2015 Çarşamba

Yazmak,okumak ve yaşamak



Yazmak,
Okumak
Ve yaşamak
Sonra,
Sonrası yağmurlar
Islanmış bir beden
Titreyen bir dudağı öpmek
Islanarak
Geleceğe sorulara
Cevap bulmak
Özlemleri paylaşmaktan
Yorgun düşmek
Sabahın ilk ışıklarında
Uyanmak
Mutlu bir adıma

20.11.2013
Karabük



Şu Yağmur Meselesi


Şu yağmur meselesi
Oldukça canı sıkkın
Bir adamın
Yüreğini serinleten
O güzel tanelerin
Öpücüklerin gibi
Düşmesi var ya
Of of ne güzel ya!

07.11.2013

Karabük

Enine ve Boyuna




Enine ve boyuna
Zamanı
enine ve boyuna
yaşamak zordur.
Hüzünlüdür
Coşkuludur
Mutluluk geçer içinden
Ağlamaya başlar
Gülersin
Koşmaya başlar
Düşersin
Kapkaranlık bir odada
Işık saçarsın geleceğe
Ve sımsıkı sarılırsın
Sevdiğine
Özlemlere yelken açarak
Dönmek üzere…

23.11.2013

Ankara

Karaburun Yeni Liman'da Akşamüstü













Karaburun Yeni Liman

27 Temmuz 2015 Pazartesi

İnciraltı


İnsan hayatında önemli kareler, zamanlar, insanlar ve ortamlar vardır. Bunlar kişiyi karakterize eden, yönlendiren, hayata hazırlayan ve yönlendiren bir anlamı da içinde barındırır. Böyle bir anlamı vardır İnciraltı'nın. Aslında öğrenci yurdudur. Ülkemizin her yerinde olan diğer öğrenci yurtları gibi. Ama İnciraltı önemli kare olarak yer etmiştir burada kalan öğrencilerin hayatlarında. 1970'li yıllardan bu yana hizmet vermeye başlayan İnciraltı Atatürk Öğrenci Yurdu, yaşantımda önemli bir yeri olan ortamdır. Bu ortamda büyüdük. Aradan geçen yıllar, bizleri koparmak yerine birleştirdi. Her ortamda beraber olmaktan zevk alan farklı bölümde okumuş, farklı illerde yaşayan ve farklı kişilikleri olan bireyler olarak ortak bir karenin içinde yer almaya başladık. Mutlulukla, heyecanla geçen zamanı nasıl tükettiğimizi bilemeden bir sonraki buluşmayı özledik... İnciraltı ortam olarak gençlik yıllarımızı paylaştığımız insanlarla orta yaşımıza geldiğimiz bu zaman diliminde yeniden ve her daim genç kaldığımız özlemli ve heyecanlı güzel saatlerin karesi oldu. Zaman içinde birer birer azalmaya başladığımızda, gidenlerin ardından göz yaşlarımızı özlem ve sevgi ile döktüğümüz bir bütündü artık bizim için İnciraltı. 

Her sene İnciraltı'nda yurtta kalmak, kafeteryada kahvaltı etmek, kahvede oturmak, sohbet etmek, briç ve okey oynamak akşamları da hep beraber eğlenmek....Sahilde sabahlamak.. Artık aramızda çocuklarımız var.. Onlarda büyüdüler, evlendiler... Belki torun sahibi olanlarımız da var.  Ama değişmeyen tek gerçek de İnciraltı Kardeşliği. Ne güzel ki bu havayı bu sene 5-6 saat olsa da yaşayabildim. Gelirken heyecanlar geldim. Giderken utanarak gittim. Erken ayrılmak zorunda kaldığım için. Nedenim her ne kadar geçerli olsa da İnciraltı İçin bu bir neden olamayacağı açık aslında. 1982 de geldiğimden bu yana 33 sene geçmiş. Bu süreçte hep görüştüğüm, ara sıra görüştüğüm, az görüştüğüm, görüşemediğim, görüşmediğim, bildiğim, tanımadığım bütün arkadaşlarımla ve biraz da facebook un da yardımı ile İnciraltı Ortamını paylaşma fırsatını bulmak çok güzel bir şey. Sahip olunması, korunması ve asla incitilmemesi gereken kristal bir vazo gibidir İnciraltı Kardeşliği... 

Lafa söze girmek, onu bunu yazmak da gereksiz bu anlamda.. Her şey başladı ve bir arada güzel 2-3 gün daha paylaşıldı. Şimdi bunu sınırsızca, karşılıksız olarak, büyük bir özveri ve hoş görü ile paylaşmak, yaşatmak ve geleceğe taşımak adına selam vermeli, kucaklaşmalı. İnciraltı Kardeşliği o zaman bir bütün olarak kapsar bizi diye düşünüyorum. 

Bu 2-3 günlük İnciraltı Kardeşlik Bayramının yaşanması için emeği geçen her kese kalbi duygularımla teşekkür ederim. Sevgilerimle.. Özlemle ve Hep beraber her ortamda kucaklaşmanın keyfini uzun yıllar yaşayabilmek umuduyla.... 2016 da buluşmak üzere...


O Gün 1

    

O gün
Umutlarımızın intihar ettiği
Nehirdi,
Göz yaşlarımızın yanaklarımızda doluşu…
Agop Baba
Bak işte
Bende soyundum
Bu yalnızlığın korkunçluğuna,
haklıydın
Ama haklı olmak
Yetmiyor
İnsanın yaşadığıma
İşte yine sardı beni
Kollarıyla
Öptü
doyamadım ben ona,
O bana
Terk ettim sevdiceğimi
Karanlığa, geceye , umarsızlığa
Agop Agop
Sen değilmiydin
Yirminci yüzyılda
Sevgiler,
ancak bir dakika sürer diyen
Sen değilmiydin her şey
Karanlıkta kurşuna dizilir diyen
İşte yanıldın
Yanıldığını ben o gün
Sevdiceğimle yaşadım…
bedenimde hala
Tohumlarımı çapalayamayan
zavallı bir ihtiyar köylü gibi,
Yoksulluğumu yaşıyorum her gece


21.02.1990

Ne Dersin



Ne dersin
Ne dersin canım
Havanın güzelliğine
Gerçekten 
havamı güzel
Yoksa 
sevince mi

Böyle güzel 
geliyor 
insana

Agop




Agop efendi
Yoldaşım
Dostum
Gözyaşım
Seni bir gece
Kuzey rüzgarlarına
Yolcu ettiydim
Anacığının ak sütü gibi
Helal sana bu gecenin
Bütün serenatları
Yağmur havası var
söylenen
Şarkının adı uyum içinde
“narsisizma”

güzelleri ile dopdolu yaşam


Tatil Biter İş Başlar...


Derin bir oh çektiğin anda biten tatilse eğer, bol şans sana .... İş başlamıştır. Emekli değilsen...Tatil sonrası çalışmak, çalışmaya çalışmak ve çalışmaya alışmak gibi aşamalar; zaten adı pazartesi sendromuna çıkmış, o malum günde olur her zaman. Ama harcadığın paraların hesabını yaptığın gün Salıdır. Çarşamba zaten hafta bitse modundasındır. Perşembe artık ödeme planları ile iş planlarının karıştığı gündür. Cuma ise geç tatil gibidir. Hafta sonu tatili kurtarıcındır. Adeta uzaydan gelmiş astronot gibi geçici alanda bir haftan durup, dünyaya dönersin artık. Eh hadi bakalım kolay gelsin o zaman. Çalışmak bizim işimiz deyip, hafta sonunda tatil modunu iş moduna çevir... Pazartesi yeni bir sayfa ile gelir yaşantın üzerine. Tatil geride kalır, gelecek eline uzattığın yerdir artık.  

Gidiyor yaşam
Müdahale etmek istesen de
Müdahale etmesen de
Mutlu musun
Üzgün müsün
Dolu dolu yaşıyor musun
Ya da oturmuş
Umarsız
Ağlıyor musun
Belki de kaldırsan yerden
Ayaklarını ileriye doğru
Yetişeceksin
Ama nereye dosdoğru
En iyisi mi
Bilemedim…

26.07.2012
karabük



22 Temmuz 2015 Çarşamba

Can Sıkıntısı...Tatil ve Hayatın Gerçekleri Üzerine ...


Koca bir yıl çalışıp, tatile gelince her şeyden uzak kalıp, kendine yakın olmak için çabalıyorsun. Ailen, arkadaşların ve alışkanlıkların arasında gidip gelirken de günler hızla tükeniyor.. Alışkanlıklar kısmında haliyle rutin olarak yaptığım işler var. Sabahları kalkıp Mordoğan Yeni Liman'da balıkçı teknelerinin durduğu küçük marina da 4-5 tur atmak. Her tur yaklaşık 800 metre.  Bir çok tanıdık yüzle yaklaşık 1 saatlik sabah sporundan sonra, köy içinde yer alan bir zamanların balıkçı kahvesi olan Sim Cafe'de sabah çayı ve gazetelerini okumakla alışkanlıklar devam eder. Sim Cafe'de çalışanlar değişmez, gelen müşteriler aynıdır. Yıllardır hapis oynayan(bir çeşit tavla oyunu)2 esnafı hep görürüm. Aynı heyecan ama yaşlanan bedenlerde cabası. Gazeteyi aldığım marketi artık yaşlanan karı koca iki insan çalıştırmaktadırlar. Ve sabah ekmek, börek, kurabiye vb. ise fırından alınarak evin yolu tutulur. Bu günlük tek başıma kendime yakın olduğum bölümdür aslında. Şiirler, kitaplar ve gazeteler arasında geçen yolculuk güzeldir ama zaman sınırlıdır. Deniz kenarında hafif hafif esen meltem ile çay içmek keyiflidir. Tatil aslında biraz da gündemden uzaklaşmaktır. Ailene yakın olmaktır. Arkadaşlarına yakın olmaktır. Gezmektir, eğlenmektir. Ve tabi ki okumaktır. Okumakla başlar her şey. Okumakla insan medeni olur. Okumakla insan olunur. Ama anlamak, yorumlamak ve iyi bir ahlaka sahip olmak da bunu tamamlar. Bunları düşünmeye fırsat bulmadığın zaman tatil seni içine almıştır. Düşünmeye ve kaygılanmaya başladığın zaman ise hayatın gerçekleri seni rahatsız etmektedir. Kaygılar, hüzün ve belirsizlikler ile düşünürsün...


Kendini düşünmekten, kendine dönmekten vazgeçip, aileni düşünürsün. Ülkeni düşünürsün. Geleceği düşünürsün. Ve artık tatil anlamsızlaşır hayatın gerçekleri karşısında.... Hayat senin tasarladığın ile yaşadıkların arasında gidip gelir... Ve sen bu anlamda tüketirsin tatili. 

Can sıkıntısıdır aslında tüm bu durum. 35 genç, kardeşlerine oyuncak götürdükleri yolda katledilmişlerdir. Güler yüzleri, umutları, hayalleri hepsi kalmıştır... Sen ve onlar arasında hüzünlü bir yoldur yaşananlar. Umutlanmak isterken, umutsuz bir duygunun suratına çarpması ile okursun genç yaşamların hayatlarını. Hüzünlenirsin... Ailenle, arkadaşlarınla sadece bunu konuşur ve çaresizliğini hissedersin. Artık onlar güler yüzleri ile ışıklar içindeler. 



Şiirlerin İsimleri



iyi akşamlar dediğiniz yerden
şiir yazdım,
gün ışığı…
akşam saatlerinin
ilk ve son hecelerini
sırtıma yükledim,
kum taneleri gibi var yok
bir damla gözyaşı …
bu benim öyküm
görmüyorum gökyüzünü,
hasretim
bilmem kimlere…
rüzgarlarla gelir
bahar şarkıları…
dostluk ve sevgiye
her saat ve her an
akan yüreğim,
hep ortasında hayatın…
yamansınız dostlar
neydi bu ITHAKA
anlamadım...
beni ara
bir adres, belki dağlar,
bir dosta ağıt
o gece sonbahar…

26.01.2015 Karabük



21 Temmuz 2015 Salı

Suruç ve Güzel Çocuklar





Ne demeli ne yazmalı... Çocuklara kıymayın...insanları öldürmeyin. güler yüzleri ile her biri geleceğe umut olacak canları yok etmeyin... Suruç'ta Katliam var....

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Dostluk ve Sevgi


ağbi
bütün bir gece
aldın bizi götürdün
bir duvar dibinde bıraktın ...
şarap...
zeytin...
peynir ...
kağıt ve kalemle....
orda ilk dize yazıldı...
orda ilk duygular ürpertti yüreklerimizi..
orada ayrılık...
özlem ve yalnızlık
iç içe geçip
ay ışığında serenat oldu...
sevgiliye..
ve orada dostluk
kızılca kıyamet koptuğunda
yanı başında ta ufka kadar bir umuttu
omuz başlarımızda...
ve orada
yola çıktığımızda
bir kaç adımdı tan ağarırken duyulan...
ve orada söylendi
"bilmezler nasıl sevdik aşkım, bilmezler nasıl yandık..."
ve orada şarap tükendiğinde
yiyecek bittiğinde...
dostluk yürüdü gitti
gecenin karanlığından günün ışıklarına doğru...
taaa bu güne kadar...
ve daha gidecek de çok yolu var...
ama "bilmezler nasıl sevdik”…

28.10.2014

Karabük

‎Artvin'e Dokunma‬ Bizim Altınımız Doğadır



#‎Artvinedokunma‬bizimaltınımızdogadır 


İnsanın doğa ile başlayan yaşama mücadelesinin ne zaman başladığı tam olarak bilinmemektedir. Ancak tahmini olarak belirtilen 15 milyon yıl önceden bahsedilir. Yani başka bir deyişle insan doğa ile bunca yıldır iyi geçinmektedir. Yaşamak için gerekli önlemleri almış, ancak doğayı olduğu gibi hayatın içinde kabullenmiştir. Hayatına doğaya karşı değil, doğa ile birlikte nasıl yaşayabileceği üzerinde sürdürmüştür. Ama endüstrileşme ile birlikte; insanların sosyal hayattan, birlikte yaşamaktan koparak bireysel tercihlerine yönelmeleri de bu süreçte, son yüzyılda özellikle ortaya çıkmıştır. Ve haliyle de doğayı katletmekle geleceğini yok eden bu anlayış, paranın gücü ile doğanın gücünü yenebileceği bir durumu oluşturmaktadır. İsyan bunadır. Doğa bizim değil geleceğindir. Bizim olmayan bir şey üzerinde hak sahibi olmak, buna göre doğayı biçimlendirmek kültürsüzlüktür. Yılların birikimini yok etmektir. Bunu kabullenmemek gelecek kuşaklara en temel görevimizdir. 

Artvin'i görmek ya da görmemek önemli değil; önemli olan doğayı korumak, geleceğe ait olanı yıkmamak. Bunun için bende "Artvin!e Dokunma Bizim Altınımız Doğadır" diyorum. Aşağıdaki linkten sizde geleceğe ait olan Artvin için imzalayın...

Artvin’in Cerattepe mevki ile Genya Dağı'nı kapsayan maden işletme ruhsatları iptal edilsin, faaliyetler durdurulsun. Doğa katliamına son verilsin.

https://www.change.org/p/artvinedokunma-bizim-alt%C4%B1n%C4%B1m%C4%B1z-do%C4%9Fad%C4%B1r-idrisgulluce-bkntaneryildiz-veyseleroglu?recruiter=36818920&utm_source=share_petition&utm_medium=copylink


18 Temmuz 2015 Cumartesi

Günce Tutmak

Günce tutmak gerilerde kalan
Tozlu göz yaşları
Yol uzun
Aç kollarını
Sor bütün dünyayı ki
Hiçbir zaman
Hiçbir şey
Sana yabancı gelmesin
Öp doyasıya sevdiğini
Güzelliği gitmesin
Bir oturum iç gönlünce
Bir kaldır parmaklarını
Selam et
Ve candan sev
Sevdiğini
Dünya kırılmasın