4 Aralık 2023 Pazartesi

Yıllar


Olaylar
İnsanlar
Yaşanmışlıklar
Ve bir dikiş makinası 
Anıların kesiştiği
O günler ve geceler
Ertesi günler
Arife günleri
Umut yarına dair
Ve yeni bir elbise
Yeni bir şeyler
Teğellenmiş planların
Gerçekleşen güzelliklerinde
Hissedilen heyecan
Bazen bayram
Bazen okul
Bazen de yeni bir yıl için
Hepsi bu dikiş makinesinde
Sırlanmış el emeği, göz nuru

Mutlu yıllar 
Güzel anılar biriktirin 2021 de
Sağlıkla 
Güzellikle
Gönlünüzce

Sevgiyle, Saygıyla ve Anılarla
Dikiş Makinesinin yaşanmışlığı 
Gelecek güzel günlere umutla

31/12/2020

İstanbul'da Rakının Dibi

 Agop,

İstanbul'da rakının dibini
Adamın hasını
Sevdanın tadını
En son nerede içmiştik...
Hadi vre balık çok
Nevale hazır
Hava soğuk
Kanyak kesmez ama
Sal ağları hayata
Artık kısmet....

5 Kasım 2023 Pazar

Bazen


Uzun bir yolun
Başı gibidir
Ama insanı
Heyecanlandırır
Bazen kısa bir yolun
Sonu gibidir
insanı mutlu eder
Bazen de tepetaklak düşersin
Bir el uzanır
Bir göz bakar sana
Bir söz dökülür
Kulaklarına
Başlarsın tekrar

Günebakanlar

 


Agop
Bugün hava soğuk
Kanyak al
Özlemim çok
Anlat anlat bitmez
Sen en iyisi iki şişe al
Mezeleri ben alırım
Sana günebakanların
Arasında
Gülen yüzüyle
Koşturan
O küçük kızı

Hey Olric



 Hey Olric

Bak bakalım
Perdesi hala kapalı mı
O sızan ışık hüzmesinde ki
Kıpırtılar
Kalbimi yerinden çıkartacak
Perdeye yansıyan
O karaltının
Sarılmasını hayal etmekten
Gün ışımış bile
Hey Olric
Bak perde açıldı..

29 Ekim 2023 Pazar

Cumhuriyet 100 Yaşında....

 

Türkiye Cumhuriyeti kurulalı tam 100 yıl oldu. İnsanı gururlandırıyor, mutlu ediyor ve heyecanlandırıyor.  Böyle önemli bir yıldönümünü hiç yaşamadım. Doğduk, büyüdük, okullar bitirdik. İş Sahibi olduk çalıştık. Sevdik, Sevildik, Evlendik. Baba olduk, Anne olduk. Hayat içinde bir çok rollerimiz oldu. Bir sürü başarı ve başarısızlıkları yaşadık. Mutlu olduk, Mutsuz olduk. Ama hiç biri 100 yaşında bir Cumhuriyet çocuğu olmak gibi değil. Bu duygu çok ama çok farklı. Çok özel, çok güzel, çok anlamlı.  100.Yıl    Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşlarının Önderliğinde Türk Milletinin dünyaya ve tüm emperyalist güçlere özgürlüğünü, bağımsızlığını Cumhuriyeti kurarak haykırmasıdır.  İşte bu duygular ile Ailemden gelen genlerin coşkun mutluluğu ile haykırıyorum.        

YAŞASIN CUMHURİYET….. YAŞASIN CUMHURİYET….. YAŞASIN CUMHURİYET…..

1400’lü yıllarda Horasan’dan gelerek Ürgüp’e yerleşmiş Türkmen Boyu olan Sülalemizin adı olan “Esetlerin” torunu olarak da bu coşkun duyguların genetik köklerini tek tek saygı ile sevgi ile özlemle ve minnet ile anmak isterim. Bizlerin bu günlere gelmemizi sağlayan ve bu güzel ülkeyi bizlere emanet eden Atalarımızı sevgi, saygı ve gururla anıyorum. Işıklar içinde uyusunlar… Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere hepsine minnettarım, şükranlarımı sunarım.

Çanakkale Gazisi Ziya Dedem…. Ürgüp ve Havalisi Milli Müdafa Cemiyeti Başkanı Esat Dedem….

Babaannem Fatma Hanım….. Anneannem Ayşe Hanım…. Hanife Teyzem …. Hikmet Halam….. Nejla Halam…. Asuman Ablam….. Esat Amcam…. Nevres Amcam….. Babam Mesut Esatoğlu….. Annem Havva Esatoğlu…. Annem Açılay Türkmen …. İlk öğretmenim Türkan Erol…. Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşları

Sevgili Sülalemin sonsuzluğa yolcu ettiğimiz güzel insanları, Sizler bu topraklarda Cumhuriyet Sevdası ile yetişmiş, Atatürk Sevgisi ve ilkelerini hep rehber edinmiş, bizlere aktarmış Cumhuriyet Çocuklarısınız. Cumhuriyet kurulduğunda vardınız… Cumhuriyet kurulduğunda doğdunuz… Mustafa Kemal Atatürk ile aynı yıllarda yaşadınız. Atamızın ölümüne ağladınız. Bizleri yetiştirdiniz. Öğretmenlik yaptınız. Torunlarınızı büyüttünüz. Beraber zamanlarımız geçti…

Hep Cumhuriyet Sevdası ile yaşadınız, yaşattınız ve bizlere aktardınız…

Duyun…. Herkes duysun… Doğudan Batıya… Kuzeyden Güneye herkes duysun…

Cumhuriyet 100 Yaşında..

Asın Türk Bayraklarını…. Yakın meşaleleri…. Bu geçen Fener Alayı, 100. Yaşındaki Cumhuriyetin yüreklerimizde yanan bağımsızlık ateşidir. 100 yıl geçti özgür yaşamanın beratı  Cumhuriyet kurulalı….

Ne mutlu bize ki Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet 100 Yaşında…

Kutlu olsun…  Hayat arkadaşım Afsun Ezel ile biz bu yolun 1988 den bu yana olan yıllarını beraber yürüdük…. Belki tam da yapamadık istediklerimizi. Bizim kuşak çok şey istedi ama erteledi. Ama yine de her zaman Atatürk’ün ışığında aklın ve bilimin ışığında yürümeye çalıştık.

Şimdi bu bayrak... Sizlere geçiyor... Cumhuriyet Bayrağı Atatürk'ün ilke ve devrimleri ışığında, aklın ve bilimin ışığında çok çalışıp eser bırakma sırası artık sizde gençler... Yolunuz açık olsun. Asla vaz geçmeyin. Daima sorgulayın. Akıl ve Bilimden yana olun. Ahlaklı ve iyi bir insan olun. Kutlu olsun Cumhuriyetin Geleceği sizlerin 100. Yılı...

Didem, İsmet, Mesut Alper, Burçe, Zeynep Gizem, Gökhan, Cihan, Merve, Bengi, Ayşe Beren, Cem Turhan, Bartu, Melis, Zeynep Ece, Umut, Doğan, Alaz Kıvanç, Deniz Atlas, İlkyaz ve Doruk Ekin....

Daha nice nice yıllara Türkiye’m…

22 Haziran 2023 Perşembe

Her şey başladığında ağlıyorduk


Sustuk
Öğrendik
Merak ettik 
Öğrendik
En zor anda
En bilinmedik konuda
En olmaz denilen süreçte
Hep Onlar vardı.
Onlar işaretledim geleceği
Biz adımladık
Düştük kalktık
Yorulduk dinlendik 
Kimimiz çok çok başarılı oldu
Kimimiz tökezledik
Yanlış yaptığımızda oldu
Okula gitmediğimiz de
Ama hep Onlar vardı
Bir bir geldiler hayatımıza
Kimisi harfleri
Kimisi kelimeleri
Kimisi paragrafları öğretti
Birileri geldi topladı hepsini
Konuları öğretti
Derken aldığımız bilgi
Öğrendiğimiz yol yetmez dedi birileri
Meslek öğretti
Hayata nasıl başlanır 
Nasıl yol alınır
Hedef nedir
Anlattı
Bıkmadan usanmadan
Hep vardılar
Hep emek sarf ettiler
Bir yere varabildiysek
Daha o ilk ağlama ile
Hayatımıza dokunan
Öğretmenlerimiz sayesinde oldu
Ne mutlu bana ki
Ne mutlu bize ki
Atatürk sevdası ile dopdolu
Yılmaz bir yürüyüşün
Aklın ve bilimin gereği ile
Onların meşalesi yanıyor hala...
Kutlu olsun 
Öğretmenler Günü....
Şükranlarımla 
Sevgilerimle
Saygılarımla....

24.11.2022
Ankara

18 Ocak 2023 Çarşamba

üç dört beş

 


 

Üç

dört

beş

Yüz onbeş

Ne bileyim işte

Tam da o kadar

Öptüm seni

Yetmese de

ilkbahar

 

15 Ocak 2023 Pazar

Deniz'lere


Agop,

bu gece içeceğiz...
özgürlük mücadelesine
Saygıyla el sallayacağız
Deniz, Hüseyin, Yusuf ....
haykıracağız.
Yüreğimiz yangın yeri
hey hey hey...
Işıklar Yoldaşınız olsun....

05.05.2022

Anneler Gününde Özlem ve bir foto


Anne....Annem...

Havva Esatoğlu...
Geçmişten bir foto...
Eserlerini seyrediyor...
Sevgiyle, gururla, tüm sıcaklığıyla...
Hayat işte...
Bir varmış bir yokmuş diye başlayan,
Dersler çıkaracağımız
Hikayelerini bırakırlar size.
Okuyabilirseniz ne mutlu....
Anlarsanız
sizde geleceğe böyle bakarsınız.
Eğer bir de öğretebilirseniz
O zaman işte ruhları şad olur...
Çok çalışmalıyız çok....

08.05.2022

Büyük Ada Söylenceleri 1


 Agop, kardeşim....

Şimdi geldik balıktan
Hakikate ramak kala çıktı rüzgar
Oturduk şiir tadında sofraya
Rakının dibini, insanın içini gördük
Yalanına dolanına kaytarmadan
Aklı hikmete selam durduk
Kuvvetle muhtemel
Güzelliği yine insanda
İnsanın ta içindeki
Vicdanda bulduk...da diyemem ama
Bulmaya çalıştık be vre
Hadi rast gele....
01.06.2022
Büyük ada söylenceleri 1

Sineson'lu Kirkor ile Kayakapı'lı Esat



Kayakapı’lı Esat
Kapadokya’da
Güzel atlara binerler gün boyu
Ürgüp’ün “Üç Güzelleri” nde buluşurlar
Aynı suyun
Aynı havanın
Aynı yolun yolcusuyken
Kirkor düşer yollara
Ailesini alıp ta Prokopi’ye, 1924 de...
Ama torunları tanışır tesadüfen
1984 de 70 yıl sonra İzmir’de...
İkisi de öğrencidir
Agop ile Bülent
Konuşurlar
Anlatırlar
Ve o güzel atlara binip giden
Dedelerini paylaşırlar
Ve şimdi Prokopi’den Ürgüp’e
Yazarlar birbirlerine
Yazarlar da ne yaZarlar...
İnsanlık
Dostluk
Hayat
Ve bir söz
“Şurdan gidek Ürgüp’e göçek”
Anılarla yaşam örtüşür böylece
Şiir olur dillerde, gönüllerde...
Agop ile Bülent
Artık kardeştirler...
Vicdanlarında ortak ülküleri ile....
02/06/2019

geçmişten bir koltuk



Geçmişten

Yalnızlığını yaşayan bir sokakta

Kırmızı koltuk

Bekliyor seni

Gelir misin? bilmem

Hatırlar mısın?

Artık çok gerilerde kaldı

Unutmuş da olabilirsin...

Hatırlatayım desem

Bütün enerjisi tükenir

Yaşanmışlıkların

Yaşananların

Ve yaşanacakların..

Belki sabahın serinliğinde

O sokağa gidip

Üç beş adım atarsan

Her şey canlanır yine

Ya da ne bileyim

O kırmızı koltukta

Üç beş anı hala

Beklemektedir

Eh artık gerisi

Sana kalmış

Bana kalmış

Hayata kalmış

Hava serin

Yine de sen

Al üzerine bir şeyler...

2 koltuk, Abant



 


Hey Olric....

Bugün hava sıcak mı

Evet efendimiz...

Ama ben bir gölge buldum

Kitap okuyorum...

Hey Olric...

Kahveni aldın mı...

Alamadım efendimiz

Çay içeceğim senin gibi

O da güzel..

Hey Olric...

Ne okuyorsun bakalım

Beyoğlu Rapsodisi efendimiz

Hadi bakalım

Arada sırada

çiçekleri sulamayı unutma...


13 Ocak 2023 Cuma

Ankara'dan sesler



Ankara'dan iki kez uzaklara gittim para kazanmak için. İlk kez yola çıktığımda umutlarım geleceğe güneş gibi parlıyordu. 2. de umutlarım tedirginliğimin ardında bir yerde öylece duruyordu. Anadolu'nun tozlu yolları deyimi artık hayatımın orta yerinde türkü olmuş sesleniyordu. Türkü sever olmuştum. Her köyün yanından geçerken, ara yollardan giderken, yüreğim türkülerin hikayesi gibi hüzünlü, coşkulu, mutsuz, mutlu dönüp duruyordu. Dönme dolap gibiydi yani. Belki biraz absürd olacak ama çoktan anlamıştım aslında hayatın kendisi ile kendimin içinde ben arasında bir ilişki vardı ve ben bunu bulamıyordum. Aynı markanın farklı modelleri gibiydim. Ama özü aynı... Bu serüven dolu yıllar 3-4 yıllık periyodlarla yaşandı ve artık Ankara'dayım. Hep düşlerdim...Hep içimden geçen efsane Ankara'ya döndü söylemiydi. Ama efsane falan yoktu aslında, gerçekti yaşanılan. Bana ait...Benim olan. Alınterim ile bezenmiş yıllar. Şimdi birden geride kalıverdi. İnsan nasıl da unutuyor. Sanki yaşanmamış gibi. Bu hafıza kaybı ile aynı mı bilmem ama aklıma gelir bazen Bartın Yolu'nda ki ağaçların arasından süzülerek gidişim.... Kastamonu çıkışı geceye dönen kızıllığın içinde türkülerin esirliğinde yolu tüketişim...  Akşamın alacasında yalnız bir kentin içinde yalnız kalıp, çevremi kalabalıklaştırmam. Yazmam, yazmam ve dizeler arasında günleri,geceleri ve sonuçta ayları, yılları tüketmem... Bunları yaşadım, ama şimdi sanki yaşamamışım gibi de... Bir Rıdvan ağbi vardı. Hala öyle yazar çizer, yayınlar mesela... Telefonuma ilk kaydedişte Toner diye kaydettiğim Murat...Zor zamanların aykırı düşünceli dost adamı. Bir doktor, fedakar ve kamelyaya gelemeyince yokluğu hissedilen... İkiz kardeşler var..Mehmet ve Ali..Ya da Mehmet Ali.. Eğlenceli... Öğretmen evinin belki de her şeyi Yılmaz... 

aynı yerde duruyorsan



Aynı yerde durduğunda
Yollar, 
kaldırımlar
Ve dükkanlar
Değişiyorsa
Yaş alıyorsundur kardeşim
Kıymetini bil
O biriktirdiğin 
Gazete sayfası değil
Hayattır hayat
Senin hayatın
Senin özlemlerin
Hüzünlerin
Sevinçerin
Başardıkların
Başaramadıklarındır
İsimler vardır
İstediğinde olmayan insanlar vardır
Hüzünlendiğinde olur
Kahkaha ile güldüğünde
Bir ipi sarar gibi yumak da olursun
Lime lime doğranmış bir et parçası gibi de
Hepsi sensin be
Korkma
UZat elini
Dokun 
Bırak yansın ellerin
Hisset ki acısını
Yüreğin gümbür gümbür 
Çalsın davulları
Hayde
Seslen şöyle keyiflice
Yaşa kardeşim yaşa
Hisset hayatı
Bak şöyle ufka doğru
Tüm tutkunla
Hırsla
Umutla
Coşkuyla
Kolkola at adımını
Değiş be kardeşim sende değiştir
Olan biten hayatını

21/09/2017
Ankara

12 Ocak 2023 Perşembe

Geçmişten Geleceğe Gelen Kupa

Yaprak gibi 
sararmış bir gündü...
Pencerenin önünde 
hayalini bırakıp, 
sonsuzluğa 
özlemler içinde 
yola çıktığında 
henüz 35 yaşındaydı. 
Belki de 
son kez 
geldiğini bilmeden 
ve geleceğe ulaşacağından 
habersiz 
bir kupayı 
bırakıp gitti 
aslında. 
kimse bilemezdi
küçük bir can
küçük bir can olup
o kupadan
süt içtiğinde
aradan 30 yıl geçmişti
ama sanki bir el
bir dokunuş
bir sesleniş
bir nefes
ve bir insandan bir insana
geçmişten geleceğe
bir kupa ile
bir yaşam 
ne varsa bildiği
gördüğü
yaşadığı
sevgiyle sarmalanıp
o küçük cana ulaşmıştı.
o gün 
hayat yenilendi
gözler gülümsedi
göz yaşları ile
yol çiçeklere bezendi
ve o küçük 
adımladı
koşarak
coşarak
ve gülümseyerek 
geçmişten geleceğe bakarak....

Yağmur Dizelerimi Islattı

Bu sabah 

yağmur 

dizelerimi ıslattı

Özlem dolu 

Eh biraz da hüzünlü

Ekim ayının

İlk günüydü

Bulutların

Karnı dolmuş

Umutlar karanlık bir odaydı

Rüzgar yağmur tanelerini

Getirdiğinde dudakların

Doğuyordu bedenimde

Hayalmiş dememek isterdim

Ama odadan çıkıp da

Kuş seslerinde ıslanıp

Yollarda yürüdüğüm

O an da

Düştün aklıma

Özlemişim 

Ve bir kere daha anladım ki

İyi ki sevmişim


02/10/2017

Ankara balkon 

Yine Baktım Sana

Yine
Baktım sana
Yüreğimdeki yanan son mumdaki
Silüetine...
Mermere yazılmış ismini
Hüzünle
Özlemle
Okudum yine!!
Gözyaşlarım...yine!!
Ve su döktüm yüreğime ... 
sönmeyen ateşe...
Öylece bıraktım yine!!
Çam ağaçlarının gölgesine
Sevgiyle

06/10/2017
Ankara

10 Ocak 2023 Salı

adım adım geldik

Adım adım geldik
Birer birer çoğaldık
Tanıştık
Yedik içtik paylaştık olan biteni
Çalıştık 
Kaytardık
Zaman oldu sabahları gördük 
Kah eğlencesine
Kah ders çalışma çabasına
Gençtik delişmendik
Bazen zor anlaşır
Bazen sımsıkı sarılırdık
Dargınlıklarımız bile güneşi görmezdi
Odalara dağıldık
Ama koca bir mahalle gibiydi
Yaşadıklarımız
İnciraltındaydık
İnciraltılıydık
Ve hesapsız bir yolun yoldaşlarıydık
Çoğalmıştık
Çoktuk be kardeş
Öyle bir iki değil
Ağzımızı doldura doldura 
İnciraltıydık
Yılları peşimize taktık 
Haykıra haykıra
Paylaşıyorduk
Hayatı anıları ve inciraltı kardeşliğini
Yapmayın be 
Olur hiç demeden 
Ne varsa ortada
Birer motifti
Şimdi eksiliyoruz birer birer
Gidenler 
Gitmiyorlar 
Yüreklerimizde 

17/08/2017.  
Bülent Esatoğlu

"Erdoğan Limoncuoğlu" ışıklar içinde uyu...

Yağmur

Bugün günlerden yağmur
Bugün alabildiğince yürüyor
Duygularım
Dokunduğum her su birikintisinde
Haykırıyorum
Bahar dallarına erkenden dönen 
Çiçeklerin tomurcuklarında
Yeni hayatların başladığını
Yeni ümitler
Yeni bir düşünce
Ve her halinden belli
Sımsıcak sarılmalarla dopdolu 
yağmur damlalarının
Yoluma düşen seslerinde ki
Sevişmelerimiz

25/02/2018
Sokakta

Ürgüp'lü Kirkor


Ürgüp'lü Kirkor, kendini bildiğinden bu yana çalışmaktadır. Öksüz olan Ürgüp'lü Kirkor, Aziz Yuhannes Kilisesi tarafından büyütülmüştür.  8 yaşında Berber Sami'nin yanında çırak olarak çalışmaya başlamıştır. 1850 'li yıllarda Ürgüp Rum ve Türk ailelerin beraber yaşadığı ama hem ticari hem de kültürel hayatı gelişmiş bir kasabadır. Ürgüp'lü Kirkor büyüdükçe Esetlerin küçük oğlu Esat ile de arkadaş olurlar. Esat her ne kadar bir bey oğlu olsa da,mütevazidir. Ürgüp'lü Kirkor ise hayata karşı biraz küskün ama çalışkandır. Beraber okula giderler. Beraber bağa bahçeye giderler. Bu arada Kirkor çalışmaktadır. Akşamları Yohannes Kilise'sinde kalmaktadır. Hem Esetlerin Konağı hemde Kilise Kayakapı Mahallesindedir. Esat ve Kirkor'un dostluğu yıllar boyu devam eder. 

Kirkor, ustası yaşlandığı için berber dükkanını kendisi işletmeye başlar. Ancak ne yapsa ne etse de zar zor geçimini sağlamaktadır. Terzi Anabel'in kızı Estelya ile yaşadıkları aşk onu ayakta tutmaktadır. Temenni Tepesinde buluşup, geleceğe dair planlar yaparlar. Esat ise Ürgüp'te bildik tanıdık kim varsa Ürgüp'lü Kirkor'a götürmektedir. Kirkor yeterince para biriktirir. Estelya ile Temenni Tepesindeki kır kahvesinde düğün yaparak evlenirler.