25 Haziran 2020 Perşembe

vedalaşmalar

Vedalaşmalar
Vazgeçişler
Vahim sonuçlar
Varlığını kaybedip özlemlemeler
Kar kış
Boşa bu yakarış
İsrar
Öpüşmeler
Göz yaşları
Ve kayıtsız duruşlara çarpan
O sımsıcak dokunuşlar
Belli ki gidiyor
Yolu yolun değil artık
Belli ki hiç fayda etmiyor
Dudaklarındaki sevdalı davetler
Bir son laf
Son bir dokunuş
Ve işte geldi çattı
Bedenler çoktan ayrıldı
Son kez ardından baktığında
Sokak üzerine çığ gibi düştü
Dönüp de yine o masaya baktığında
Boşluğu çoktan dolmuş
Kahkahalar ile
Yeni bir hikaye başlamıştı
Sokak artık boştu
Adımların hızlı
Gözlerin
Ah o gözlerin
Dediği dizeler kaldı kitabın arasında
Atmayı düşünüp te atamadığımin
O son sözü de
Unuttun
Şimdi
Çay içiyorum
Kendime hayret ederek
O gençlerin hikayesinde
Dizeleri atıyorum denize
Balık olup dönerler belki diye


02/01/2019

8 Haziran 2020 Pazartesi

Yolcu - Neşat Ertaş

Bir anadan dünyaya gelen yolcu
Görünce dünyaya gönül verdin mi
Kimi böyük kim böcek kimi kul
marak edip heçbirini sordun mu
Bunlar neden nedenini sordun mu

İnsan ölür ama uruhu ölmez
Bunca mahlukat var heç biri gülmez
Cehennem azabı zordur çekilmez
Azap çeken hayvanları gördün mü

İnsandan doğanlar insan olurlar

Hayvandan doğanlar hayvan olurlar
Hepiside bu dünyaya gelirler
Ana haktır sen bu sırra erdin mi

Vade tekmil olup ömrün dolmadan
Emanetçi emaneti almadan
Ömrüyün bağının gülü solmadan
Varıp bir canana ikrar verdin mi
varıp bir cananın kulu oldun mu

Garip bülbül gibi feryat ederiz
Cehalet(cahiller) elinde küskün kederiz
Hep yolcuyuz böyle geldik böyle gideriz
Dünya senin vatanın mi yurdun mu

Neşet Ertaş

2 Haziran 2020 Salı

Sineson'lu Kirkor ile Kayakapı'lı Esat'ın torunları

Sineson’lu Kirkor ile
Kayakapı’lı Esat
Kapadokya’da
Güzel atlara binerler gün boyu
Ürgüp’ün “Üç Güzelleri” nde buluşurlar
Aynı suyun
Aynı havanın
Aynı yolun yolcusuyken
Kirkor düşer yollara
Ailesini alıp ta Prokopi’ye, 1924 de...
Ama torunları tanışır tesadüfen
1984 de 70 yıl sonra İzmir’de...
İkisi de öğrencidir
Agop ile Bülent
Konuşurlar
Anlatırlar
Ve o güzel atlara binip giden
Dedelerini paylaşırlar
Ve şimdi Prokopi’den Ürgüp’e
Yazarlar birbirlerine
Yazarlar da ne yaZarlar...
İnsanlık
Dostluk
Hayat
Ve bir söz
“Şurdan gidek Ürgüp’e göçek”
Anılarla yaşam örtüşür böylece
Şiir olur dillerde, gönüllerde...
Agop ile Bülent
Artık kardeştirler...
Vicdanlarında ortak ülküleri ile....
02/06/2019

1 Haziran 2020 Pazartesi

Otogarda Torunlarını Beklemek


Otogarda Torunlarını beklemek ayrı bir heyecan olsa gerek. Eski Ankara Otogarı Tandoğan Meydanına yaklaşık 1 km uzaklıktaydı. Küçükesat'taki bizim evimize ise yaklaşık 4 km. uzaklıktaydı. Otogarın tek giriş ve çıkış kapısı bulunmaktaydı. Sefere çıkacak otobüsler otogarın sağ tarafında peronlarda bekler. Sol tarafta ise Ankara dışından gelen otobüslerin yolcuları indirdiği yarısı kapalı peronlar vardı. Babamla otogara genel olarak erkenden giderdik. Yani beklediğimiz otobüs tahmini 15:30 gibi gelecekse, biz en geç saat 14:00 de otogarda beklemeye başlardık. Neydi bu heyecanımız. Mersin'den yeğenlerim, yani babamın torunları ve ablam gelirdi. Heyecanla bekleyişimiz bundandı. Zira özlüyorduk. Eski zamanlardı her an görüntülü telefonla konuşma olanağı olmazdı. Muhtemel yaz tatili ya da ara tatil veya bayramlarda hep yaşardık bu heyecanı. Ritüelimiz asla değişmezdi. Babam müthiş bit taktikle benim de fikrimi alarak otogara gelen otobüslerin giriş yolunun iki tarafına ayrı ayrı konuşlanırdık.  Otogarda torunlarını beklemek ancak bu kadar güzel olurdu. Bizde bunu yaşardık. Babam arada hız kesmeden sigara içmesine de devam ederdi. Gelen her otobüse bakardık. Ama beklediğimiz Mersin Seyahat'ti aslında. Ama gelen her Mersin Seyahat otobüsüne baktığımız gibi, Mersin'den gelen diğer otobüs firmaları da her ihtimale karşı bizim hedef ve takibimizdeydi. Neden derseniz.Ya yolda bir şey oldu da otobüs değiştiyse. Yani her ihtimale karşı. Karnımız acıkır poğaça ayran da ayrı bir keyifti beklerken. Arada karşıdan karşıya bakışır. Yoklar, bu otobüste değiller gibi kafamızı sallardık. Ama yine de gidip bakardık. Ne güzel bir heyecandır bu tarif edemem. Özlemişsin bir yandan, bekliyorsun bir yandan ve otobüsü kaçırmamaya çalışıyorsun diğer yandan. Saat yaklaştıkça, artan heyecanımız ile kurduğumuz düzen bozulur. Artık plansızca her otobüse bakar olurduk. İsimleri yanlış görme endişesi ile özlem yarışır adeta. Saate baktıkça kendimizce geçiktiğini düşünüp, bir de sorarız otobüs firması yetkililerine. Daha gelmedi ve birazdan girerler lafını duymak bizi rahatlatır. Ama bu uzun sürmez. Artık gelsin istersin. Salimen bir gelsinler. Evde anneanne hazırlamış yemekleri. Bekliyor oda. Bir o kadar da o da heyecanlı. Hazırlıklar önceki gün başlar. Ve artık otobüsün gelmesi an meselesi. Ve artık dayanamayıp yan yana geliriz. Ve görünür Mersin Seyahat. O ne ihtişamlı giriştir.. Muhtemel ablam ve yeğenlerim de bir heyecanla otogara girmeyi bekledikleri andır. Ve daha camdan görür görmez birbirimizi bir rahatlama ile koştururuz otobüse doğru. Ve kavuşuruz. Sımsıkı sarılırız. Mutlu mesut bir halde bavulu alıp da taksiye gidişimiz de ayrı bir heyecan. Hem konuşur hem sarılır, hem gülüşür hem de şakalaşır babam. Ne mutludur o anda. Ne mutlu olur yeğenlerim o anda. Ve gülücükler yüzünde ablam sorar sorularını. Canım ablam ya ne güzel de sarılarak yürürdük ve o kısa sürede ne var ne yok hemen konuşurduk. Aramızda bir dağ gizlerdik sanki kimse görmezdi. Taksiye doluşup da eve giderken de başka bir heyecan kaplardı hepimizi. Annem beklerdi camda. Ona ulaşmaya ve bu mutluluğu paylaşmayı hedeflediğimiz koşturmamız  böylece sevgiyle biterdi.

Otogarda torunlarını beklemek  ritüelini kaç defa yaşadık bilmiyorum. Ama aklıma geldikçe içimde hem bir mutluluk hem de bir hüzün kaplar. Yaşlandım mı bilmiyorum ama o güzel günler, o heyecan beni hep mutlu etmiştir. Babamla paylaştığımız otogar da torunlarını ve ablamı bekleme anlarının en güzel yanı, o bekleyişlerin hep mutlulukla sona ermesiydi. Şimdi anılarımda ama hep severim otobüs firmalarını.Yolları açık olsun.