Anı yaşamak üzere yürüdüğünüz yolda, geçmişten yağmur damlaları gibi düşen cümleler sizi nerelere ulaştırır, bilinemez...Bilinen tek gerçek ise hakikatin kelimelerin tınısında gizlenmiş olabileceğidir.
7 Ağustos 2015 Cuma
Umut Etmektir Hayat
Umut etmektir hayat...
üzerine kar yağar
sen gün ışığı gibi bakarsın
üşüyen ellerini uzatarak...
seslenirsin kendine
hele dur bakalım
geçer be elbet diye
yorgunluğun, hüznün
ve yüzünün kırışıklıkları
anlatır seni
attığın adımlardaki
direnen umudundaki geleceğe !
sen sen değilsindir
düşlediğin de bu değildir ama
yaşarsın,
sana ait olan hayatta!
11.06.2015 Karabük
1986 Güzündeydi
Saat gecenin herhangi bir vakti
Yamansınız dostlar
Beni aramak nerden aklınıza geliverdi
Son kez nerde miydi
Ne önemi var, şimdi buradayız ya dostlar
1986 güzündeydi, birbirimizden
habersiz kalışımız
üç odalı bir ev
içinde dağılmış eşyalar
duvarda yarısı yırtılmış bir gençlik yılı afişi vardı
çok iyi hatırlıyorum birde
üç şişe efes güneşi olmalı
içi boşaltılmış
pek de severdik malum
birde benim güncelerimin olduğu defter olmalı o evde
ne anılarımı var o defterde
bir bulunsa
hepimiz orasında, burasında
bir yerindeyiz
dağların havasını soluduk yıllardır
metro yapılacak diye sabırla bekledikte
yinede her sabah aynı işkenceyi çektik otobüslerde
beklemeye inatlaştığımızdan
gelmedi yine tabi ki,
zaten ne zaman geldi ki
13.11.1988
Seçilmiş Şiirlerim
seçilmiş şiirlerim yok
sana
yazabileceğim kadar
güzel ve anlamlı
sana ancak yüreğimin çıplaklığında
kıyasıya bir sevgiyi
verebilirim
dizelerimin yorgunluğuna aldırma
hepsi senin özlemine
öfkelenen
sesimin buruklaşan tınısıyla dopdolu
öyle sana kırgında değilim
seni özledim
Yaz Bakalım Agop !
yaz bakalım Agop !
nicedir yoktun !
teknenle en son gidişinden bu yana
denizin kenarındaki
masada tek başına
boşalıyor yüreğim hüzünlere
ne yollara gittik be Agop!
ne balıklar tuttu ağlarımız
ne rüzgarlarla dalgalara doğru yol aldı
umutlarımız
hiç yorulmadık
hiç usanmadık
şimdi Agop,
şimdi yine
sesleniyorum sana
masada,
tek başına
ve içerek...
11.06.2015
Karabük
6 Ağustos 2015 Perşembe
O Gün 2
Agop bilirsin,
Biz sevdik mi
Tam severiz
Severiz ama
Sevmek o gece
İntihardı
Gözyaşlarımdan geceye dökülen
Umutları vardı yüreğimin
O umutlarımı yaşayamamanın sıkıntısını
Acı günlerin yorgunluğunu
Hissediyor ve beni bekliyordu
Ben bir şato yapmıştım ona
Çocukluğumu yaşıyordum
Beş paralık bir kazancım dahi olmadan…
Agop sevgili dostum
Sen ayrı gecede
Ben ayrı gecede
Aynı özlemlere soyunurduk
da
Yine bunca mutlu olamazdık
Ama bunca mutlu aşk gibi
Aslında mutlu aşkın olmadığını
Şiirlerden okuyup
Yaşamazdık
Ah Agop,
Bir bilsen
En son doldurduğun kadehimdeki
Şarabın tadı gibi
Buruk her şey
21.02.1990
Gün Işığında
Gün
ışığında
Yağmur
damlaları ile
Yürümeye
başladım
Yalnız
Ve
özlem dolu…
Sokak
lambaları hala yanıyor…
Ve
gecikmiş bir pişmanlık gibi
Yüreğim
darmadağınık..
Hava
kapandıkça
Haykırıyor
isyanını
Ve
yağıyor üzerime
Çaresizliğime
aldırmadan..
Oysa
ne türküler vardı
Dinlemiştim
Anadolu
yollarında
Biteviye
Yolculuklarımda…
08.04.2015
Karabük
Uzaktan Bakabilmek
Uzaktan
bakabilmek
Öylece,
Dokunmadan
hayata
Umutlu
Ve
mutlu
Başkaldıran
İki
çift göz
Ve bir
hayat
Vicdanın
sesinde boğulmuş
İsyan
tarlaları
Dile
gelmiş
Gülümsüyor
Öylece,
Uzaktan
Ve
umarsız…
07.05.2014
Karabük
Bir Dostu Olmalı İnsanın
Bir
dostu olmalı insanın
Otuz
sene geçmişten gelmeli
Otuz
sene geleceğe
Tutmalı
ellerinden
Sımsıkı
Karşılıksız
Ve
sevecen…
Ne
varsa
Anlatabilmelisin
ona
Ama ne
varsa
Gizli
kalmamalı
Öylesine
açıkça söylemelisin
Hatalarını
Pişmanlıklarını
Aşklarını
Karışığı
oluşmayan duygularının
Nasıl
da ezici bir hüzünle
duvara
çarpan suratında resim olduğunu..
işte
öyle bir coşkunun
seni
çağıran sesinde bulmalısın
hayatındaki
o dostu…
İlkyaz
Hadi
bakalım
Sende
seslen dünyaya
Yolun
açık olsun…
“nede
olsa kışın sonu bahardır” diye
Bir
türkü vardır
Çok
severim
Sen o
baharın müjdecisi
“ilk
yaz” olarak geliyorsun hayatımıza
Heyecanlıyız
haliyle…
Dünyayı
senin gözlerinden görmeyi
Ve
nefes alışındaki heyecanı
Koşturmalarını
İzlemeyi
bekliyoruz
Minicik
ellerinle tutunduğunda hayata….
06.08.2014
Karabük
5 Ağustos 2015 Çarşamba
Gel Gel Gel
Gel
gel gel….
Bir,
üç, on, elli
Üçyüz
elli
Gel
gel gel…..
Sende
el ver
Sende
gözlerinde umut
Tut
sımsıkı
Ellerimizi…
Kardeşliğimizi…
Düşünki
Geldiğinde
buraya
Yüreğinde
heyecan
Hayallerin
Ve
tanımadığın bir ortam vardı…
Yılları
ardına alıp da
Anılarını
bırakıp gittiğinden bu yana
Geçen
onca yıla rağmen
Hala
çocuksun…
Çocuk
ruhlusun…
Ama
sadece burada
Geçen
o yıllardasın…
Belki
bir an sahilde bir sandalye üzerinde
Ya da
kafeterya da
Sohbetin
sonundasın…
Otobüs
beklersin
Ya da
oturmuş
bilmem
kaçıncı kez kontur sür kontur
sesleri
arasında,
kapağı
açılmamış ders kitabının peşindesin.
Her
yıl ararsın anılarını
Her
yıl kucaklarsın
Her
yıl her yıl seslenirsin….
Gel
gel gel….
04.08.2015
Karabük….
İnciraltı
Şarap
dökülür ruhuma
Şarhoşluğum
İnciraltı
!
Vücudum
Özlem
taşı gibi
Nostalji
ile iç içe…
Naçar
bekler öyle
Coşkun
bir kahkahayı…
Gecenin
karanlığından
Günün
ilk ışıklarına del
Ben
ben değilim de
Sanki,
Bir
balon gibi
Havalanacak
Ve merhaba diyecek güne
Selam
duracağım…
İnciraltı
Kardeşliğine …
04.08.2015
Karabük
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
E setler İle Aziz Yohannes’in Ürgüp’te Kesişen Hikayesi Esetler ve Aziz Yohannes’in hikayesi yaklaşık 300 sene önce Türk - R...
-
Bir aydır yazıyorum. Şiirlerimi, denemelerimi, gördüğüm yerleri ve anı kırıntılarını. Yazmak güzel bir şey. Paylaşmak da heyecanlı. G...