Anı yaşamak üzere yürüdüğünüz yolda, geçmişten yağmur damlaları gibi düşen cümleler sizi nerelere ulaştırır, bilinemez...Bilinen tek gerçek ise hakikatin kelimelerin tınısında gizlenmiş olabileceğidir.
18 Ekim 2015 Pazar
Adres... Kayakapı'nın Seslenişi'nden
bir adres verdiler
gidilip asla dönülmeyen…
yollarında
çocukların oynamak istemediği,
küskün çiçeklerin açmadığı,
bir yer verdiler …
umut orada sonsuzluktu…
yürek kimsesiz bir çocuk…
gözyaşları suluyordu gönülleri
öylesi bir adres verdiler…
nefesim çoğu zaman
daralıyordu orada..
vücudumdan her gerildiğinde
insan sesleri geçiyor,
ellerim tutacak bir şeyi aramaktan
yoksun bir durumdaydı ki,
orada,
saçlarımı aldılar yirmisinde
altmışımdaymışım gibi
29.01.1988
Bugün Pazar...Nazım Hikmet Ran
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
Bu kadar benden uzak
Bu kadar mavi
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...
Nazım Hikmet Ran....
Barcelona'nın dar sokakları
Barcelona'nın dar sokaklarında kaybolmak üzere gitmek güzel bir şeydir aslında. Haliyle bir Floransa değildir. Her yanı sanat kokan. Ya da bir Paris değil bohem bir yapının aşkla bezenmesi gibi. Ya da bir Venedik değildir. Şehvet ve gizemin erosla dansını yapması gibi. Başka bir şey vardır Barceelona'da. Çokca bize benzer. Akdeniz iklimi insanları sıcakkanlı yapmaktadır. Ama Katalanların milliyetçi duygularını da hissedersiniz her yere astıkları Katalunya Bayraklarından dolayı. Hiç rahatsız da etmez bu tavır. Çünkü her şey düzenli ve yaşamaya dönüktür. Hareketli ve enerjiktir. Çok iyi korunmuş bir şehirdir Barcelona....Her yanında eski taş binalar, geçmişe meydan okur gibi sanki yeni yapılardır. Sokaklarda dolaşırken, önünüze çıkan değişik dükkanlar,cafeler ve Barcelona'nın olmazsa olmazı meşhur Tapaz çeşitleri her köşeden sizi çağırır adeta... Ve tabi ki Sangra ile güzel bir yemek molası öğlen ya da akşam sizi bekler o sokaklarda. Meydana çıkan sokaklarda ne kadar dolaşırsanız dolaşın hep aynı noktaya gelmeniz ya da gelememeniz aslında tamamen sizin o sokaklarda kendinizi kaybetmeniz ile ilgili gibi görünür...Ama bir heyecanla dolaşırken rastladığınız her şeyi görmek ve fotoğraflamak olayın ayrı bir yanıdır. Barcelona'nın sokakları aslında, gezilmesi gereken yerlere sizi götüren sessizlikle gelmenizi bekleyen hayatın gizemli yolları gibidir. Ve yollar sizi Barceleno'da o kadar çok yere götürür ki aklınız hangi görülmesi yere gitseniz de, o sokaklarda havayı yaşayarak yürümenin güzelliğinde kalır. Eh tabi bir de açsanız Tapaz ve Sangra...
16 Ekim 2015 Cuma
Hayalin Peşinde Koşmak
Küçük yaşlarda sabahları erkenden haberlerin sesi ile uyandığım zamanlardan, on beşli yaşlarda kitap okumaya ve sorgulamaya başladığım gençlik yıllarıma kadar; düşündüklerimi çocukça bulurum. Ama Nazım'la tanışınca, başladı bendeki şiir tutkusu. Hep okudum, ama hiç yazmadım....Sonra aşık da oldum ama yine yazmadım. İlk şiirlerimi Üniversite yıllarında yazmaya başladım. Kitap, dergi ve gazete okumak hayatımızın günlük planlaması içinde temel taşları olduğu zamanlardı. Şiirlerimi önceleri pek kimseyle paylaşmadım ve daha sonra da şiir yazmanın ayrı bir özel çaba gösterilmesi gereken bir çalışma olacağını düşündüğüm içinde bıraktım şiir yazmayı...1984-1991 yılları arasında yoğun olarak şiire yoğunlaştığım yıllar olarak hatırlarım. Biraz hüzünlüdür şiirin dizeleri arasında nakış gibi ince ince işlenen duyguları anlatmak ve okumak. Ama güzeldir. Yaşadığını hissedersin.
Bir zaman sonra ki, epey bir zaman sonra; tekrar dokundum sazın teline... bu kez çalan müziğin tınısı farklıydı. Bu kez Agop, senin ardından kaç kış kaç yaz geçti hatırlamıyorum ama ilk dize döküldüğünde kalemimle kağıda, yazdım artık ne varsa... Artık tarih 2012 ye gelmişti. aradan geçen zaman dilimi; artık başka türlü vuruyordu sazın tellerine...
Yazmak ve paylaşmak öne geçmişti artık. Paylaşmak giderek hayallerimi süsler oluverdi. Ve bir sesin anlatılması hikayesini "Kayakapı'nın Seslenişi" olarak paylaştım.
Şiir Kitabım olması hayalimi böylece gerçekleştirmiş oldum. Ancak bir kitap evi aracılığı satışı yapılmıyor. Şimdi yeni bir hayalin peşinde koşmaya başladım... Agop, bir sus be , geliyorum...Ha unutmadan, Agop'u çok merak ediyorsanız eğer, en yanınızda olan gerçek ya da hayal, gerçek bir dosta bakın derim. Sonuçta Agop bu gece de masa da sandalyen öyle duruyor...Gelmedin yine...Ben başladım şiirlerimi okumaya...
14 Ekim 2015 Çarşamba
Kayakapı'nın Seslenişi
Bende bir şiir kitabı çıkarıp sesleneyim dedim... Agop hatırlarsan Gazali'den Rubailer, Nazım'dan şiirler okur geceyi gündüz edip kuru ekmek yağ ile kahvaltı ederdik... İşte o Kayakapı'nın Seslenişi oldu şimdi Hayat Arkadaşıma sevgiyle...Unutmadan diyeyim sana da selam olsun...
13 Ekim 2015 Salı
Oyun Treni
Agop,
bu aralar
çok seslendim sana...
Çocukluğumuzda
Deden Niko'nun hikayelerini dinler
sonra da
sizin evdeki siyah beyaz tv den
oyun treni adlı programı izlerdik.
Ajans başlayana kadar...!
Şimdi oyun treni de öksüz artık...
Nur içinde yatsın ...
Levent Kırca'da gitti buralardan,
Atatürk ve Cumhuriyet diyerek...
Aslında yıllar geride kaldıkça
ileri de kalan sadece umut artık Agop...
Ulaş ulaşabilirsen,
ya da yürü yağmur demeden ...
Meydana bırak öylece karanfilleri ki
adı barış olsun
o anlatılan son hikayenin...
Sevgive özlemle Agop...
Levrekler hazır ona göre gel...
10 Ekim 2015 Cumartesi
Yangın Yeri
Agop!
içim yanıyor,
yüreğim yangın yeri.
birer birer düşüyor
domine taşları gibi
hayatın orta yerinde açan kan çiçekleri..
Agop olmadı be,
hiç olmadı...
umuttu ekmeğimiz,
teknenin içindeydi nafakamız
ve denizlerin içindeydi geleceğimiz...
ah Agop ah !!
hedefe giden okun peşineydi
hayallerimiz...
oturduk yine masanın başına,
"boşalır bre yüreciklerimiz" dersin de,
hep sen önce gidersin be Agop!...
işin rast gitsin be ...!!
8 Ekim 2015 Perşembe
Merhaba Agop
Merhaba Agop...
Bu gece de masaya tek oturdum.
Şaşıyorum yaşadıklarıma.
Hava soğudu buralarda ...
Bir haftadır hiç güneş açmadı.
Haliyle kapandı
ve teknenin çadırında yaşıyor gibi...
Sessizce uzanıyoruz geleceğe.
Agop hatırlarsan bir yolculuğa çıkacaktık
yine böyle bir havada,
her şeyin unuttuyduk...
Sadece aklımızda gitmek vardı
doğru yanlış sorgulamadan...
Gidemedik döndük geriye
daha limandan çıkmadan...
İşte öylesine bir durum gibi şu an...
Dur bakalım
bir türkü mırıldanayım
belki buluşur umutla gözyaşı...
Ya da Agop
çarp kapıları hepten
bağır bağırabildiğince
ya da yürü liman boyunca
ta karşı yakadaki
o güzel yatağın içine...
Belki de Agop
bunu söyleyeceksin kendine her daim
ama ben sesleneyim sana yine de...
Ey benden öte giden
umutlu gelecek
uzat ki elini
ellerim boş kalmasın..
Bak gece çöküyor
yola çıkmak lazım...
Rastgele Agop...
7 Ekim 2015 Çarşamba
Hayat ...
bazen mi
her zaman mı
ya da zaman zaman mı
hüzünlenir
mutlu olur....
Elin havada kaldığında
ya da omuz omuza
yürüdüğünde midir???
Yağmura karışan
göz yaşların mı
heyecana kapılan
gülen yüzün müdür
hayat...
Küçük bir fidan mıdır
koca bir çınar ağacı mıdır
ya da beraber
bir orman olabilmek midir...
En iyisi
ben yine sesleneyim...
Sessizce dursa da ...
Hayat işte ....
6 Ekim 2015 Salı
Yazmak Güzel
Ya okumak
Güzel mi
Gezmek güzel
Ya dönmek güzel mi
Soruların arasında
Gizlenen
Özlem ve hüzün
Diner mi
Gece Örter Dedim Di...!!
Selam
Belki de gece örter dedim di
Olmadı
Işıl ışıl gözlerimin içine girdi
Acaba ne yapmalı dediğin anlar
Ve yüreğinde sıkıntı
Yağmurlara koşmak gelir
Islanmak
Islanmak
Ve belki de
Yürümek geceye en iyisi
Agop nerdesin be ya
Hep bir fikrin
Bir içkin olurdu
Sofrada çözer
Sofrada ağlardık
Ve sofrada bırakırdık
Geceyi
Gün umutla doğar
Islanan ruhumuz
Hapşırırdık ama
Güzel olurdu
Ya işte Agop
Sofradayım yani
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
E setler İle Aziz Yohannes’in Ürgüp’te Kesişen Hikayesi Esetler ve Aziz Yohannes’in hikayesi yaklaşık 300 sene önce Türk - R...
-
Bir aydır yazıyorum. Şiirlerimi, denemelerimi, gördüğüm yerleri ve anı kırıntılarını. Yazmak güzel bir şey. Paylaşmak da heyecanlı. G...