3 Nisan 2017 Pazartesi

gidecek yol

daha
gidecek yolumuz
yazacak fikrimiz...
paylaşacak günlerimiz var
dedi Agop...
vurdu şaraba...
sildi ağzını
gömleğinin koluyla...
şöyle baktı denize doğru...
martıların sesinden çıt yoktu...
oysa çokta olduydu bu sessizlik…
balığa çıkan teknelerin dönmesini beklerken ,
yazdıklarını
boşalttığı şarap şişesine koyup...
ağzını doldurarak küfür etti
her zamanki gibi...
denize bıraktı...
ulaşırdı belki de
karşı kıyıdaki sevdiğine



mart  2015 Karabük

18 Mart 2017 Cumartesi

Dedem Esatzade Esat Bey

Dedem Esatzade Esat Bey

O beni biliyor
Beni gördü..
Ben hatırlamıyorum…
İsimlerimiz aynı…
Dedem..
Bu toprakları bizlere bırakmak için 
Ürgüp ve çevresinde Milli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Başkanlığı yaptı…
İlk meclise çağrıldı…
”siyaset bizim işimiz değil” diyen babasının sözünü tuttu…gitmedi…
İstiklal Madalyasını teslim almaya gitmedi…
Bu ülkeyi kurtarmak için savaştık madalya için değil diye…
36 sene sonra eve getirdiler….
Nufus Memurluğundan emekli oldu 946 ‘da Sarız’da…
60 sene sonra seslendi bana ansızın….
"955 kasım 23 çarşambayı perşembeye bağlayan gece Şavşat'ta kar yağdı" 
Diye not  düşmüş… eski yazı ile nüfus kağıdına..
Aynı duyguları paylaşmışız diye düşündüm  kar yağışlarında…
Hüzünlü bir andı benim için…
Gözlerim doldu…
Yüreğim burkuldu…
O benim dedem, ismimiz aynı….
Buluştuk yıllar sonra…
Bir gece beklenmedik bir şekilde…
Ve bana ilk kez bir anısını anlatmış olduğunu hissettim böylece…
Ah dede ah…
Ne çok şey vardı kim bilir…

18.03.2015 Karabük

13 Aralık 2016 Salı

Islanalım




beni aydınlatıyorsun sevgilim
Beni karanlığa sürüklemesine
izin verme
korkuyorum adım atmaktan
 sarıl sarmala

ıslanalım beraber boğazın
suların

21.02.2008

20 Ağustos 2016 Cumartesi

kamelya etrafında çiçekler



Çiçeklerle çevrelenmiş bir kamelyanın hüznünü içselleştirdiğim zamanlardı. Yağmur damlalarının her yanımı yıkanırcasına sardığında, demli bir çayın keyfinde üşüyerek oturduğum bir anı anımsadım ... İçeriğini anlatmak anlamsız. Benzerlik her kesin hayatında olmuştur. Tabi yağmurun ruhunda bütünleşiyorsa. Ama o tertemiz hava hep özlemim açıkçası. Kamelya ve çiçekler...buyrunuz..










bağ bozumu


Agop !

ekim ayı da

bitti.

Bağ bozumundan

bu yana

görüşemedik.

ama üzümler çok güzeldi

bu sene...
şimdi

Sineson'dan gelenlere sordum,

bütün üzümleri satmışlar..

yok yok merak etme

senin şaraplık üzümleri

kilere koyduk...

haftaya yollayacağım ...



31.10.2015

değişmemiş

28 senede
hiç bir şey
değişmemiş
sistem aynı sistem
dert aynı ...
 Haydi Agop
yüklen nevaleyi
en iyisi
yine
İnciraltına gidelim
Balıkçı Kirkov
kapatmadan dükkanı...



19.03.2016

lüferler sensiz gitmiyor

Agop !
seni boşladık mı ne
bu ara..
Hayat işte dostum.
Bazen başlangıçlar...
Bazen son noktalar
ve veda mesajları ...
Duygusalamı bağladım yine
bilemedim ama
Lüferler sensiz gitmiyor...
Alışmış bir kere..
Hani bir ara gidecektik..
Onu da yapamadık.
Bari ben yine döneyim limana.
Bu gece balık da çıkmadı denizden.
Kısmet vre..
dediğini duyar gibiyim.
Ha unutmadan
ansızın düşer ya
burnuna yağmur damlası.
İşte öyle bir anda
ıslanıncaya kadar
yürümek için yola çıkmalı.
Eh dostum kendine iyi bak...

12.11.2015

8 Temmuz 2016 Cuma

Vakit Tamam- Konu İnciraltı

Eh Agop 
vakit tam bu vakittir. 
yol ise budur. 
bizlere de yola çıkmak kalmıştır.  
bu yolda 
kimimiz anılarımız da 
gözyaşı ve özlemle 
ama gururla 
kalbimizde yaşamaktadır.  
kimimiz ruhen bu yola bir kere çıkmış 
ama bu sefer gelememiş 
ve kalben yanımızda olanlardır.  
Agop inanırsan, 
daha bu yola hiç çıkmamış 
ve mutlaka çıkacak olanlar da vardır.  
bu yol öyle bir yoldur ki Agop! 
ne sen ne ben ne de bütün İnciralti 
bir âraya gelse 
paylaşmaya, 
gülmeye 
ve haykırmaya doymaz 
yasar gideriz dostluğu ve sevgiyi. 
İşte Agop! 
yine toplandık. .. 
sen yine yoksun. 
gözlerimiz seni arar bu yolda göremeyiz.  
her birimiz anlatsak seni bitiremeyiz.  
ama o anılar çağırır 
o özlemler dolar taşar. ...
ah Agop ah !! 
bende gidemedim bu sene...
artık seneye be 
vre rastgele 
ya nasip at bakalım ağları 
nafakamızı kazanalım. ...

4 Nisan 2016 Pazartesi

Godo'yu Beklemek


 

(pencereden bakmak)

 

pencereden bakmak dünyaya,

hissetmeden olayları,

yaşamayarak!

Flim gibi seyretmek yaşamı,

Zorluğunu tatmadan

Ama ders alırcasına,

Utanırcasına değerlendirmek.

Ezmemek;

Genci ihtiyarı insanı yaşayanı…

Ezmeden büyütmek,duyumsamak

O duyguyu bitirmeden…

Mutluluğu tadarız belki bir gün,

Bir dakika sürecek.

Ne acı, ne bitki yaşamak

Asla mümkün olmamalı

O mu yaşatmak…

Öldü yok artık insanlarda

Yok artık

Bitti

Gitti…

Gelmeyecek nice belki geri,

Niye kovdunuz,

Niye yitirdiniz ki

Elinizdekini

Hepsi oydu

O

Godo’ydu…

 

10.9.1985

 

3 Nisan 2016 Pazar

bu sabah

bu sabahta

seninle başladı

ellerinde

İstanbul’un

özgürlüğü gibiyim




28.08.1989

Esat Amca

Çocukluktan bu yana geçen sürenin içinde farklı duruşu ile yer etmiştir. Esat Amca Subay olmasının ciddiyeti ve kararlılığı ile yufka yüreğinin çevrelediği yapısında duygusal bir insandı. Herkesle sohbet eden, ilgi gösteren ve sıcacık yaklaşımı ile sohbetinden vazgeçilmez ailemizin büyüğü artık yok. Onu dün kaybettik. Ailemizin ulu çınarı olarak her kesin hayatında olup bitenle ilgilenen Esat Amca şimdi nurlar içinde uyuyor. İnsan sevdiğini kaybedince hep onunla yaşadığı anıları hatırlamak, yaşanılan anıları dinlemek ve ondan bahsetmek istiyor. Bu bir bakıma veda töreni. Hüzünlüyüm. Göz yaşlarımın ifade edemeyeceği anıları hatırlamaya çalışmak ve sohbetlerinin özlemi ile son görevimizi yapabilmek için yüreğimizde koşturma içindeyiz. Resimlerde arıyoruz şimdi. Her karenin anısında canlandırmaya çalışıyoruz hatıralarını. Her anını yeniden paylaşmaya çabalıyoruz.İsimlerimiz aynı..Esat..Sülalenin adı. Adaşız yani Esat Amca ile. Bu benim için gurur verici bir şey. 

Son kez gördüğümde (Gel bakalım  Bülent)  diye başlamıştı söze.. Kulağımda çınlıyor şimdi. Yazlıktaydı. Ve giderek hastalığı nedeni ile hayattan uzaklaşmaya başladığı zamanların başıydı. Esat Amca, ah ah Esat Amca.. Hep aynı yine de... Esat Amca... Ailemizin büyüğü... Mekanın cennet olsun... Nurlar içinde yat ....