8 Mart 2022 Salı

Yine Yollar





Yine umutlar

Yine karmaşık dünyanın içinde

Yalnızlıklar

Özlemler

İnsanlar içinde

Vicdanı tefekkürler

Kırgınlıklar

Şaşkın bakışlardaki

Suskunluk

Ve söyleyemediğin laflar

Kelamın ortasından kopan

Fırtınalar

Yağan yağmurlar

Hesaplaşmalar

Alınan kararların

Yapılamayan kararlarla olan

Biteviye çılgınlıkları

Düşünceler

Düşünceler

Keşke düşünmesemler

Aynadaki kendinden menkul

Görüntündeki

Koca bir hayatın özetindeki

Yerle yeksan olmuş duygular

Ve bir başkaldırı gibi

Yüreğinde kopan fırtınalar

Ölümüne sevdalar

Ölüdeniz de geçen yazlar

Ölmeden önceki kışlar

Ve sonuçta yine

ustandan öğrendiğin laf

Beyninde

Dudaklarında

Öpüşlerinde

Gidişlerinde

“Uhuletle suhuletle”

29/03/2018

Yolunuz Önemlidir

 

Yolunuz önemlidir...

Yola çıkmak ilk adımdır...

Gittiğiniz yol

umudun

gururun

ve şükran duyguları ile

süslenmiş olmalıdır...

Ve yol arkadaşınızdır;

Kuvvetiniz,

Aklınız,

Güzelliğiniz

Ve sevdanız...

O yol,

yol arkadaşınız ile

yolunuz olur..

Ve o yolda gidenlerin izinde,

Geleceğe örnek olur...

Bu anlamda;

Ne merdivenler,

Ne yaş,

Ne ağrılar,

Durduramaz o yolun yolcularını...

Ve dahi işte

o sımsıcak el ele tutuşan,

Sevdaya dair haykırışın,

Bir damlada okyanus olan ülküsüdür...

Ve yolun adımları Ümittir...

Sağlıcakla gidin

sevgili yol arkadaşları..

Cumhuriyet işte bu nedenle fazilettir...

Zira bu yol faziletin yoludur...

Ayağa kalkın alkışlayın,

Bu yolcuları ...

Eliniz acıyıncaya, yoruluncaya kadar;

Saygıyla,

sevgiyle,

gururla alkışlayın...

 

30/10/2018 Ankara

 

Sıraladığım Kelimeler

Sıraladığım kelimelerin

Cümleleri 

hüzünlü bir yol gibi

Bahara dönüyordu

Ama bir paragraf silinmiş gibiydi

Parıldaması

Okudukça 

İnsanın içini coşturan o kelimeleri

Cümleden kopuyorlardı

Klasik bir müzik çalıyor

Ama yine de 

Ruhum

Halay çekiyordu çaresizce

Göz yaşlarım bile durdurmuyor

Yere göğe sığmaz

Dolaşıyordum bütün sahneyi

Tek başına

Yoktu !!!

Aslında vardı da 

Nedense artık yoktu

Birkaç nida

Birkaç anı

Birkaç eşya

Ve boşalmış bir mabet gibiydi şimdi

Artık kelimeler de  paragraf olamayacak kadar

Bedbaht ve yorgun

Baharı bu kez hüzünle karşılıyordu

27.07.2020

Ankara Balkon söylenceleri ve Liszt dinlerken…

Boya ve Kelepçe

 


 

Bahçe çitleri boyandı

Duvarlar boyandı

Suratlar boyandı

Terk gerçek şey olan

İnsanlık boyandı

Ama ezilmişlik, harabelik

Bir türlü boya tutmuyor

Özgürce kanat çırpan kuşlara

Kelepçe vuruldu

 

genç

yaşlı

erkek

kız

diye

ayırmadan kollara kelepçe vuruldu

ama düşünceye kelepçe vurulmuyor.

 

22.09.1988

Bir dosta ağıt

 

 

Giden bir yoldu,

Onunla,

güneşe…

Kapandı, kurudu

susuz bir çiçek gibi…

Görkemli bir sesti.

Şimdi ne sesi kaldı ne soluğu,

Yok oldu,

çekti gitti…

Gözyaşı bile dökmedim

Hüzünlendim ama,

dönüp arkama ters yönde

Hızla umutlu geleceğe koştum…

Onca paylaşılmışlık

Anlam karmaşası geçirip

Erezyona uğradı bu anlamda…

Ve bir insan sevda uğruna

Körlüğünü açıkladı bu dostluğa

Ardında birkaç resim, birkaç anı

Ve sıcaklığını bırakarak

Hüzünlü bir ayrılış oldu

Geleceğe

 

19.05.1989

Beni Bir Daha Ara

 

Beni bir daha ara telefonla

Sesini duymak yetmese de

Elinden tutamasam da

Özlemle

Beni bir daha ara telefonla

Ve sakın hemen kapama

Sana şöyle gerine gerine

Koskocaman

Yüreğimin

Alyuvarlarından fışkıran

Bütün coşkuyla

“canım, ne haber”

Diyebileyim

Sonra istersen

Kapat telefonu

Ve güneşlenmene devam et

Ya da kaldığın sayfasına dön kitabın, derginin

13.07.1988


Aranılan bir mutluluğun öyküsü

 

Güneşin parlaklığında savruldu

Nereden geldiği belli olmayan

Yağmur damlaları

Ve gereksizce ağlaşan küçük çocukların aldatışı.

 

Yaşam oralarda nereyi özlüyor

Belli olmadı

Aşk neydi kiminle idi anlaşılamadı

Yalnızlık umarsız insanların

Ufka dair söylentide iniltisiydi

Sevgiyi hep bilememezliğin

İmgelemsiz yalınlığında

Buğday tenli genç kızlar esmer oğlanlar

Sökün etti yüreklere

Sahi bende oradamı idim

 

Fırından yeni çıkmış ekmeğin kokusunu

Bakkalın şekerlerinde mutluluğu yaşadım mı

İlk sevgi bütüncül bir dünya olarak doğdumu

Yada ilk kanayan yara dizimden mi

Unuttum kaç sene önce ve nerede

Kaybettiğim coşkunun yerine

Koyduğum mutluluk

 

16.10.1987

 

 

 

 

7 Mart 2022 Pazartesi

Beynimdesim

 

Beynimdesin,

Sallanıyor bedenim

Seninleyim…

Sabah çoktan dindi,

Şimdi öğle üzeri

Sana hasretim

Elbiselerimi eskitecek kadar…

Daktiloya kağıt takamıyorum

Kağıt alamadığımdan değil

Dizeler gözüm gibi seninle dolsun diye…

Mekanik hiç bir şey aramıza girsin istemiyorum

Ve seni bekliyorum

Kollarımı ardına dek açıp,

Özlüyorum…

Vücudumda titriyor ellerin

Ve şimdi birlikte beni düşünüyorsun…

Sende beni özlüyorsun

Kırgın ayrılmak zor güzelim,

Burkulmasın bir demet çiçeğimizin sana benzeyen

Yanaklarındaki sevgimiz…

Umutlarımız koştursun geleceğe,

Sarılmalarımızla dolsun zaman ve bitsin artık

Su kahrolası ayrılık…

 

3 Mart 2022 Perşembe

Bir Şehir Yıkılır

 

bir şehir yıkılır

sen

o yıkıntılardan

nasıl çıkarsın.

Alnının ortansa çakılıdır

Özlem

Sana çarpar

Ve gün biter

Karanlıkta

Şehir gelir

Üzerine üzerine

Koşarak kaçamazsın

Yürüyerek ulaşamazsın

Uzaklaşmışsındır

Geriye dönemezsin

 

12.01.2012

Karabük

 

Antik Yunan Tanrıları

Kitap okumaya ne zaman başladım tam hatırlamıyorum. Ama okumasam da kitabı elimi alıp tabiri caiz ise kitabı koklamyı, ondaki gizli anlamları hissetmeye çalışmayı çok severim. Ama tabi zaman buldukça da okurum. Gerçi teknoloji gelişti artık gazeteyi çoğu zaman satın almayıp, internetten veya sosyal medyadan takip ediyorum. Yine de kitabı hala fiziken okuyorum. Yılbaşında hediye gelen dinler tarihi isimli bir kitabı da pazar günü, mahdum beyi beklerken şöyle bir bakayım dedim. Baktım olmayacak yunan tanrıları ile ilgili “tanrıların şiiri” isimli bir karalamamı da iyi pazarlar dileğiyle keyifle okumanız için paylaşıyorum.(Cem kitap için teşekkürler)


“Tanrıların Şiiri”


Zeus o gün sinirliydi

Söyledikleri

Şimşek gibi

Yeryüzünde patlıyordu...

Oysa Apollo

Güneş gibi 

Isıtmaya çalışıyordu hayatı...

Gece olmuştu bile

Artemis ay gibi

Aydınlatıyordu belirsizliği...

Okyanuslar ve denizler

Coştukça coşuyor

Bir nevi

Poseidon’u selamlıyordu...

Oysa her şey aşktı

Her şey Adrodit güzelliğinde

Sır gibi saklıydı...

Ve savaş borularını

Çalmaya başladı Ares

Her şey bir anda oldu bitti...

Açlık sefalet ve ölüm

Ve hayat 

Yine mahsülünü üretmeye başladı

Demeter’in emeğine saygı duydu..

Ve aslında her şey

Atina’nın bilgeliği ile yol almaya başladı..

İnsanlık Hestia’nın yarattığı

Aile ocağına vardı...

Ama sonunda yine Dionysos’un

Şarap ve sarhoşluğunda

Esir düştü 

Geleceğe Ümit ederek...


03/03/2019

1 Mart 2022 Salı

Lafın Belini Kırdık

 

Agop iyi ki geldin bugün...     

Lilyumlar güzelmiş.

Yalnız sen değil de

sanki Eleni 'nin zevki

Ama senle de

epeyce lafın belini kırdık...

Bir tek ortada kaldı.. malum

 "ben kimim" ...

Aynada ki ben ile

bendeki ben aynı mıdır...

Ya da kokusunu hissetmek yaşamak mıdır.

Ya da yaşamak nedir...

Biliyorum yine kızarak gittin

istediğin gibi anlatamadın diye hikayelerini...

Ama olsun varsın bakalım...

Ha unutmadan yola çıktım ...

Dolaşarak geleceğim

rüzgar tersten esiyor..

Balık hiç çıkmadı bugün...

Havalar hem çok ısındı hem de puslu

hava çöktü yüreklerimize...

Hani söyleriz ya hep

beraber balık dönüşlerinde

" Ankara'nın taşına bak".

İşte öyle ortalık