17 Temmuz 2015 Cuma

Bugün




Bugün
işte güzel bir gündü.
Nasıl geçtiğinin
önemi yoktu.
Olsa da
sen yoktun.
sen olsan da,
hayat sıkıcıydı
bugün.
Çünkü
yapacak bir şey yoktu.
Saçmalamak böyle olur işte

12.08.1988

Bugün Bayram



Merhaba,

Bayramlar eskiden mi güzeldi şimdi mi güzel tartışmasına girmek istemiyorum. Ama bir gerçek var ki artık bayramlar tatil olanağı günümüz koşuşturmasında. Bu bayramda Mordoğan'dayım. Uzun yıllardır devam eden alışkanlık ile Mordoğan Sim Cafe'de denizin kokusunda bayramın ilk saatlerini karşıladım..Mordoğan bir balıkçı köyü olarak yazlık turizminin gelişmesi ve İzmir'e yakınlığı ile birlikte gelişip Belediye olan bir bölge. Son değişiklikler ile de artık bir mahalle.  Balıkçı Tekneleri ile çevrelenmiş küçük limanı etrafında kahve,cafe ve yemek yenecek yerler var. Ancak esnaf ve çalışanlar yıllardan beri aynı. Her gelişimde bir dejavu yaşar gibiyim. Aynı sesler, aynı espriler ve dalgaların teknelere çarpan sesi. Rüzgarın suratımızı ürpertmesi, Giderek daha çok yakan güneşin dalgalara düşen parıltısı. Hiç değişmeyen çay keyfi.. Ve şimdilerde yeni olay Blog yazarlığı. Tekne seslerinde şiir yazmak için ideal bir yer. İçerden kahvecinin 4 çay biri açık diye seslenmesi. Yan masada 4-5 kadın orta yaşın üzerinde, günlük yürüyüşlerini yapıp getirdikleri ile kahvaltı ediyorlar. 

İzmir'in sıcaktan yandığı ayda, Mordoğan'da kayifli bir tatil için fırsat var aslında. Bayram namazından sonra bayram bitti diyor diğer masada bilmediğim bir kağıt oyunu oynayanlar. Muhtemel Hoşkin yada Bezik  sanki oynadıkları. 

Yine de bayram diye düşünüyorum. Sevdikleriniz ile mutlu ve güzel günleriniz olsun. İyi bayramlar...

16 Temmuz 2015 Perşembe

Can Yücel'den bayram yazısı...




Zamanla anlıyor insan: 3-4 güne sıkışmış bir tatilden öte bir şey bayram...
Hayata rasgele serpiştirilmiş ilahi ikramlar, kıymet bilen kullara her daim bayram yaşatır.
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir;
sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni
kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "Çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.
Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu
bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...
Vuslat da bayramdır öte yandan...
Endişe içinde beklediğinden mektup almak,
Telefonda ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna
sarılmak bayramdır.
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini
bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara
düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede
üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle
okşayan anne bayramdır.
"Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni bir sözcük öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek,
müzmin bir işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek
bayramdır.
Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde
haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış
ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son
taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda
karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi,
nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram,
İlk adım, ilk yazı, ilk karne bayram...
Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.
"İyi ki yanımdasın" bayram, "Her şeyi sana borçluyum"
Bayram, "Hiç pişman değilim" bayram...
Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla
gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları
eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır.
Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek,
altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol
arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta
ölebilmek bayram...
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz
her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör
akıllılıktan evladır.
Her gününüz bayram olsun..!
Can Yücel

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Tatilde olmak ....

  
Selam...


Blog sayfası açmak için ne yazmalı kısmını çabucak öğrendiğimi düşünerek yayınlara başladım. Ancak bu arada da tatile çıktım. Bir yorumda blog işinde çok yazı yazmak gerek diye yazılmış. Hak verdim doğrusu... Bu bana blog açmanın zamanlaması olur mu sorusunu sormama neden olsa da bence iyi bir öneriydi. Ancak şimdi de şiirlerimi yayınlamaya başladığım blog'umun; tatildeyken yayın yapılabilmesinin  zorlukları ile baş etmeye çalışıyorum. Haliyle deniz tatilin vazgeçilmesi. Eğer bir yazlıktaysanız da yazlık işleriniz var demektir çözümlenmesi gereken. Ve tabi ki yaz tatilinin en önemli kısmı tatili beraber güzellikler içinde paylaştığınız insanlar var. Tabi Blog da orada öylece duruyor.. 

"Yola çıkınca yol biter, yoldan çıkanın yolu bitmez" demiş Taptuk Emre... Ben artık "yola çıktım" diye düşünüyorum. Yok yükseklerden konuşmak değil amacım. Hedefimi doğru koyabilmek için bu tanımlama ile kendimi motive etmek için yazıyorum buraya... Somutlaştırmak yani temel hedefim. 

Blog yazmaya başladığımdan bu yana şiir yanı sıra deneme yazmanın da beni heyecanlandırdığını ve dürttüğünü fark ettim. İçimdeki dışarı çıkarabilmek için çabalarken bakalım daha ne kapılar açacağız. Ve Kayakapı hangi yolun yönlendirici olacak benim için ve tabi ki sizler için... Hep beraber yaşayıp göreceğiz...



İsimsiz

İstanbul’un

sokakları gibi

kalabalık

ve

denize bakan

boğazın yalıları gibi

yalnızım

yüreğimde

Beyoğlu çılgınlıklarının

terkedilmişliğini

geride bırakan

hüzünlü haykırışları var

sanki İstiklal  Caddesine

oturmuşum gibi

karmaşık

bir de gece  çökmüş üzerime




28.08.1989

Akşamüstü Şiirleri - 12



Odamdayım
Seninle ilgili ne varsa hepsi
Yanı başımda…
içiyorum kahvemden bir yudum
Sanki yanımda sen varsın gibi…
Sessizce……
Yunan müziği dinliyorum
Öylesine……
kızmadan darılmadan
Dünyadaki hiçbir ulusa…
Ve dünyadaki her sevgiye
Her ırmağın gürül gürül akışına sevinerek
İçiyorum kahvemi
sanki sen yanımdaymışsın gibi
Sessizce……..

12.07.1988
24.11.1988

04.09.2007

Kaynarpınar Taş Ev





Taş Ev ile tanışıklığımız çok yeni aslında. Ancak çok öncelere dayanan bir hukukumuz da var Taş Ev'in sahibi Devrim Madran'la. Dört yıl boyunca aynı havayı soluduğumuz İnciraltı'nda geleceğimizi oluşturuyorduk... Hayata mesleki anlamda hazırlanırken uzunca bir süre görüşmeyeceğimizi de bilemezdik haliyle. Ama işte hayat savurduğunda nerde olduğunun önemi kimlerle olduğunla da çok ilintili bir durumdur. Bu yılların ara verdiği tanışıklığı yine yıllardır hiç kopmadığım bir insan olan Hakan Sönmez sağladı hiç bilinmez bir anda.... Mordoğan-Kaynarpınar arası çok yakın ve Karaburun ilçesine bağlı küçük bir yerleşim yeri Kaynarpınar. Bugün Taş Ev'de işte  iki güzel insanın konukseverliğinde güzel saatler geçirdik. Eskiden yeniden, güncel olaylardan tabiki bahsettik. Ve anı paylaştı haliyle. Hatta bu paylaşımı gören Karaburun'da tatil yapan Fuat Gençsoy'da katıldı bu ortama... 


Oda kahvaltı konsepti ile hizmet veren Kaynarpınar Taş Ev farklı bir yer arayan çiftler için ideal bir yer. Denize ve hayata yakınlığının yanısıra, sakin ve sessizliği ile şirin küçük bir yer olan Taş Ev sizi çağırıyor. Kahvaltılara, ikramları ve sıcacık ortamı ile deniz manzaralı Taş Ev'e mutlaka gitmenizi öneririm.. Telefon : 05322834771-Devrim Madran...

14 Temmuz 2015 Salı

Tekne


Sesimin
sana  gelen
tarafında
Bir tekne
yalnızlığını
getirir bana
Sabaha doğru
geceyi bölerek
ağırca
ben son limanıyım
teknenin
yaşamında
geleceğe atacağı
savaşımla
sabah
üzerimizde
çıplak bir güneş vardır
gece ay ışığı düşmezse sanki
bir şeyler
gelip manzarayı bozacaktır
ve tüm bunlar
teknenin rotasını
yarınlara estiren
rüzgarlarıdır.

Şiir Müsveddeleri

Bugün
Pek çok
Karmaşık duyguların esiriyle yazdım
Bu şiir müsveddelerini
İddiam yok aslında
şair olmaya
yazar olmaya
ama isterdim ki
şair yazar olmak
ama pek kendimde bunu yazacak ilhamı bulamıyorum
can sıkıntısı olsa gerek
bu yazdıklarım
çünkü iddialı birer yapıt yazmak istediğimden galiba
ben beğenmediğim şiirlerimi yine de yazdım
ama karmaşık duygularım biraz geçti
biraz daha sakin düşünmeye başladım
hatta bu ajandaya yaptığım işleri yazmak için ayırmak fikri var
ama bunu yapacağımı sanmıyorum
daha çok beğendiğim yazıt ve dörtlükleri
yazmak arzusundayım
o nedenle belki bu şiir yazıtlarına bir son vereceğim
ama içimde hala şiir yazmak isteği var.
Ama biraz daha düşünüp
İyi şeyler yazmak istiyorum.

21.08.1984


Tanımaya Çalışmak



Duvarın gölgesinden
Tanımaya çalışıyorum dünyayı
Gölgedeki sırları anlamlandırmak
Belki de
Tüm olay
Belki silivermek duvarı
Ya da boyamak yeniden
Sindirmek veya
O kokuyu içine
Ya da hissetmek
Duvardaki o
Pürüzsüzlüğün
Anlamsızlığını



09.08.1985

Şiir ve Şair




Şiir ve Şair arasındaki çaresizliktir aslında dizelerin gücünü belirleyen. Şair duygularının ve hayata olan tanıklığının muhalif bir gösterisi gibi şiiri yazar. Dizeler iç içe geçtiğinde, şair ile şiirin çaresizliğini anlatır her defasında. Ne yapabilir ki, Şair... Etrafında olan biten ile yaşadıklarını yazmak konusunda ruhu kıpır kıpırdır. Yolda yürür, kitap okur, gazete başlıklarına göz gezdirir. İnsanlarla sohbet eder. Sevgilisi ile mutlu ya da mutsuzdur. Paylaşır ne görürse, duyarsa, yaşarsa... Anlatmak, anlatmak ve anlatmak zorundadır. Kendine saygısı, hayata saygısı bunu gerektirir. İşte bu aslında şair ile şiir arasındaki zorunluluğu oluşturur ki bu çaresizlik derecesinde bağlıdır birbirlerine...

İşte bu çaresizlik aslında bir kapının anahtarını açan simgedir. Şairin ruhundaki bu gelgitler ile beslenir . Kelimeler böyle dökülür dizelere... Dizeler haykırdıkça, hayat yoğrulur şiiri okuyan kişinin benliğinde. Belki trende soğuk bir havada seyahat ediyordur. Ama okuduğu dizeler ile bir kavganın içinde bulabilir kendini. Ya da ne bileyim nerde, bir şey ile uğraşıyordur. ama kendini şiiri okuyunca ne bileyim nerde hisseder. 

Ben aslında tüm bunların arasından çekip çıkardığım dizeler ile anlatmak istediğim de işte bu çaresizliğimi artık haykırarak, Kayakapı'nın hayat ile olan tanıklığını paylaşmak istedim. Şiir ve Şair olarak yan yana yürüyen iki dostun yanında ancak olabilecek olan da siz okuyucularsınız...  Eğer sizde benim gibi çaresizseniz beraber daha çok yolumuz var...