13 Ekim 2015 Salı

Oyun Treni

Agop, 
bu aralar 
çok seslendim sana... 
Çocukluğumuzda 
Deden Niko'nun hikayelerini  dinler 
sonra da 
sizin evdeki siyah beyaz tv den 
oyun treni adlı programı izlerdik. 
Ajans başlayana kadar...! 
Şimdi oyun treni de öksüz artık... 
Nur içinde yatsın ... 
Levent Kırca'da gitti buralardan, 
Atatürk ve Cumhuriyet diyerek...
Aslında yıllar geride kaldıkça 
ileri de kalan sadece umut artık Agop... 
Ulaş ulaşabilirsen, 
ya da yürü yağmur demeden ... 
Meydana bırak öylece karanfilleri ki 
adı barış olsun 
o anlatılan son hikayenin...
Sevgive özlemle Agop... 
Levrekler hazır ona göre gel...

10 Ekim 2015 Cumartesi

Yangın Yeri

Agop!  
içim yanıyor, 
yüreğim yangın yeri. 
birer birer düşüyor 
domine taşları gibi 
hayatın orta yerinde açan kan çiçekleri.. 
Agop olmadı be, 
hiç olmadı... 
umuttu ekmeğimiz, 
teknenin içindeydi nafakamız 
ve denizlerin içindeydi geleceğimiz...
ah Agop ah !! 
hedefe giden okun peşineydi 
hayallerimiz... 
oturduk yine masanın başına, 
"boşalır bre yüreciklerimiz" dersin de, 
hep sen önce gidersin be Agop!... 
işin rast gitsin be ...!!

8 Ekim 2015 Perşembe

Merhaba Agop

Merhaba Agop... 
Bu gece de masaya tek oturdum. 
Şaşıyorum  yaşadıklarıma. 
Hava soğudu buralarda ... 
Bir haftadır hiç güneş açmadı. 
Haliyle kapandı 
ve teknenin çadırında yaşıyor gibi... 
Sessizce uzanıyoruz geleceğe. 
Agop hatırlarsan bir yolculuğa çıkacaktık 
yine böyle bir havada, 
her şeyin unuttuyduk... 
Sadece aklımızda gitmek vardı 
doğru yanlış sorgulamadan... 
Gidemedik döndük geriye 
daha limandan çıkmadan... 
İşte öylesine bir durum gibi şu an... 
Dur bakalım 
bir türkü  mırıldanayım 
belki buluşur umutla gözyaşı... 
Ya da Agop 
çarp kapıları hepten 
bağır bağırabildiğince 
ya da yürü liman boyunca 
ta karşı yakadaki 
o güzel yatağın içine... 
Belki de Agop 
bunu söyleyeceksin kendine her daim 
ama ben sesleneyim sana yine de... 
Ey benden öte giden 
umutlu gelecek 
uzat ki elini 
ellerim boş kalmasın.. 
Bak gece çöküyor 
yola çıkmak lazım... 
Rastgele Agop...

7 Ekim 2015 Çarşamba

Hayat ...


Hayat 
bazen mi 
her zaman mı 
ya da zaman zaman mı 
hüzünlenir 
mutlu olur.... 

Elin havada kaldığında 
ya da omuz omuza 
yürüdüğünde midir??? 

Yağmura karışan 
göz yaşların mı 
heyecana kapılan 
gülen yüzün müdür 
hayat... 

Küçük bir fidan mıdır 
koca bir çınar ağacı mıdır 
ya da beraber 
bir orman olabilmek midir... 

En iyisi 
ben yine sesleneyim... 
Sessizce dursa da ... 
Hayat işte ....

6 Ekim 2015 Salı

Yazmak Güzel

Ya okumak
Güzel mi
Gezmek güzel
Ya dönmek güzel mi

Soruların arasında
Gizlenen
Özlem ve hüzün
Diner mi


Gece Örter Dedim Di...!!

Selam 
Belki de gece örter dedim di
Olmadı
Işıl ışıl gözlerimin içine girdi
Acaba ne yapmalı dediğin anlar
Ve yüreğinde sıkıntı
Yağmurlara koşmak gelir
Islanmak
Islanmak
Ve belki de
Yürümek geceye en iyisi
Agop nerdesin be ya
Hep bir fikrin
Bir içkin olurdu
Sofrada çözer
Sofrada ağlardık
Ve sofrada bırakırdık
Geceyi
Gün umutla doğar
Islanan ruhumuz
Hapşırırdık ama
Güzel olurdu
Ya işte Agop
Sofradayım yani


5 Ekim 2015 Pazartesi

Bilmezdim


Asla bilemezdim
mavi Pinokyo bisikletimin
bana yıllar sonra ders vereceği
zaman zaman aklıma geldiğinde
içimin acıyan
hüznünü
yaşayacağımı
bilemezdim...

eh baba, 

yıllar yıllar sonra
bana yine bir ders verdin
minnettarım sana...

oysa senin gözlerine baktığım

sohbet ettiğimden bu yana
ne çok mevsim geçti
ne çok yağmur yağdı
ve göz yaşlarıma karıştı.

ama işte tarih bana güzel bir oyun oynadı

bir kez daha anladım ki
sen o zaman haklıymışsın...

ve bir kez daha anladım ki

ben seni o zaman ne kadar üzmüşüm...

o mavi pinokyo bisikletimle
gezdiğim sokakların
yıllar sonra üzerime geleceğini
ve keyifle geçen o günlerin gizeminde
senin endişelerinin
ve haklılığının buruk bir hüzün olarak yüreğime düşeceğini
bilemezdim baba....

şimdi kendi payıma büyüdüm sanırım artık
yine kucakladım seni sımsıkı

Kendime Öğütler...


Büyürsün
Duvarları yıkarak
Uzaklaşırsın kendinden 
herkesten 
besbelli...

Çıkardığın ses
oluşan kaos
Ve kırgınlıkların
Geride kaldığında 
elbette güler geçersin herkesle beraber...

Elbet yine
Sımsıkı sarılıp
o gün yine seslenirsin
Her zamanki gibi…

Hayat önünde
Kapıları açacaksın
Yolları geçeceksin
Ve elbet ulaşacaksın
Umut ettiğin o ülkeye…

Sevdadandır
Hayal ettiğin etkinliktir 
Bilemem nedendir…
Tahmin ederim
Bende hissettim bu duyguları
Ve bende,
Sende,
bir diğeri de yaşadı,
yaşayacak elbette
hayat bu...

Yakınında herkese en uzak gibi duruşunu
Seslerindeki hüznü 
Şaşkınlığını ve kızgınlığını
yalnızlığını ve özlemlerini
Anlayabilecek yaştayım

Ve haliyle çıkılan yol
Gidilecek  yol olması için tüm çabamız
Ve bu anlamda 
elbette
Yine orada olacağım
Göz yaşlarımız yağmur gibi olsa da
Hayat bu dedim ya ...
bir sınavdır
başa çıkılması gereken...

Yaşanır her şey
Olur biter
Haykırır kendini duygular
Saklayamazsın
Anlatamazsın
Ve anlayamazsın da bazen 
anlaşılamazsın da
oluşur bir koas ellerimizde
başa da çıkamazsın...

Bilirsin söylemezsin
Uzatırsın ellerini havada kalır
Gidersin ulaşamazsın
Ama bilirsin ki
Gelecek aslında kendin ve yapabildiklerin  
Hayat aslında yüreğindedir

Yapman gerekenler yola çıkmakla değil
Yoldan çıkmamakla gerçekleştirebileceğin şeylerdir.

Ve bir zaman sonra elbet bende olmayacağım
O zaman işte
Sen sarılacaksın artık geleceği taşıyan
O minik ellere…

Ve elbet artık sen orada olup
Sımsıkı sarılacaksın…





29 Eylül 2015 Salı

Kapılar, Yol Ayrımları ve Kendiniz


Hayat belkide sizi alıp, götürdüğü yerde bırakmaya niyetli gibi davrandığında verdiğiniz kararı içerir. Ama bu verilen karar doğru mudur?. Yanlış mıdır ? Bunu ancak yaşadıkça hissedersiniz ya da farkına bile varmadan tüketirsiniz zamanı. Oysa yol ayrımı öylece durur ve umarsızlığı simgeler gibidir. 


Karar verseniz bile ki çoğu zaman bir kapının ardındakileri yaşayabilmek için sahip olduğunuz yegane şey aslında kendiniz değil misiniz ... Ve tabi ki sevdikleriniz, çevreniz ve dahi her şey. Ama o kapılar aşılmalıdır.... Her kapının farklı bir şekilde üretilmiş olmasıdır aslında seçimlerimizin sonuçları. Ve o seçimlerimiz ile çıktığımız yol önemlidir. Taptuk Emre şöyle der Yunus'a ; " Ey Yunus , önemli olan yola çıkmak değil, yoldan çıkmamaktır..."  Bu anlamda bakıldığında siz siz olun yola çıkarken üç şeyi asla unutmayın yanınıza almayı. Akıl, sabır ve gideceğiniz yoldaki geçeceğiniz kapılar hakkında bilgi sahibi olmaya çalışmak. 



Kapılar sizi şaşırtmasın. Karşınıza dev gibi çıkıp, küçücük bir bölümünden hayata adım atabilirsiniz. Kapılar sizi korkutmasın, her  kapının arkasıdır aslında ürettiklerinizin yaşamaya başladığı yerler. 


Bölümler arasındaki duraksamalar gibi dinlenerek geçeriz kapıyı. Ama bu dinlenmeyi yorgunluk gibi hissederiz ve söyleniriz. Oysa sabırdır silahımız, akıldır anahtarımız. Yola çıkmaktır hedefimiz ve yoldan çıkmamaktır meziyetimiz. 


Bu yolda ne gam ne kasvet ... Her dem mutlu , her dem aşk... 


19 Eylül 2015 Cumartesi

Bilinmez

Bir bardak çay içtiğim
Gölgesinde dinlendiğim
Manzarasında sarhoş olduğum
Hayat
Merhaba dediğimden bu yana
Epeyce yol aldık seninle
Ve kimbilir daha da ne kadar gideceğiz
Ve elbet taşın üzerinde
Yiteceğiz

Onu bunu bilmem de
Ne sevdik
Nasıl sevdik
Neden sevdik
Diye diye
Sevdalara soyunduk ya
Hani Agop'la oturup
Doldurduyduk
Anılara şarap kadehlerinde

İşte hep bu karmaşaya
Düşe kalka yaşamaya
Ve umutla geleceğe bakmaya
Değilmiydi öfkemiz

Eh hadi bakalım
Şimdi yine yürüyor
Bedenlerimiz
Sevdaya
Kavgaya
Ve aşka

Yine doluyor bedenlerimiz
Manzarasında sarhoş olduğumuz hayatlara


13 Eylül 2015 Pazar

Hayat ve Yaşamak

Çoktandır düşündüğüm
ama karar veremediğim bir sorudur? 
Yaşamak için 
detayların bizi yönlendirmesinden sıyrılıp, 
hayata selam verebilmek 
özgürlüğü var mıdır?!! 
Aslında müthiş bir iştir yaşamak. 
Nazım'ın dediği gibi 
" ciddiye almak" gerekli. 
Ama bu nasıl olacak kısmında 
debeleniyoruz sanki. 
Ne biçim bir durumdur ki bu, 
asla bizi bırakmadan, 
gölgemiz gibi ardımızda. 
Bazen kayboluyor. 
Bazen yön ve yer değiştiriyor 
güneşe göre. 
Tüm bu karmaşa içinde 
yaşadığımız işte hayatımız... 
Yalnızlaştıkça özgürleştiğimiz, 
paylaştıkça mutlu olduğumuz 
veya acı çektiğimiz. 
Ya da yolun ardına bakmadan 
kaçıp gittiğimiz. 
Geleceğe umutla bakabilmek 
ve adım atma cesaretini, 
heyecanını hissettiğimiz de 
hayatımızdır kimi zaman.... 
Ve bu duygular, 
koşullar belirler gider...  
Ve bugün pazar... 
Mutlu bir güne uyanmak üzere 
umutlarımızla uyuduk dün akşam... 
Gün uyandı... 
Bol şans... 
İçin bir çay... 
Benden olsun...