Çiçeklerle çevrelenmiş bir kamelyanın hüznünü içselleştirdiğim zamanlardı. Yağmur damlalarının her yanımı yıkanırcasına sardığında, demli bir çayın keyfinde üşüyerek oturduğum bir anı anımsadım ... İçeriğini anlatmak anlamsız. Benzerlik her kesin hayatında olmuştur. Tabi yağmurun ruhunda bütünleşiyorsa. Ama o tertemiz hava hep özlemim açıkçası. Kamelya ve çiçekler...buyrunuz..
Anı yaşamak üzere yürüdüğünüz yolda, geçmişten yağmur damlaları gibi düşen cümleler sizi nerelere ulaştırır, bilinemez...Bilinen tek gerçek ise hakikatin kelimelerin tınısında gizlenmiş olabileceğidir.
20 Ağustos 2016 Cumartesi
bağ bozumu
Agop !
ekim ayı da
bitti.
Bağ bozumundan
bu yana
görüşemedik.
ama üzümler çok güzeldi
bu sene...
şimdi
Sineson'dan gelenlere
sordum,
bütün üzümleri
satmışlar..
yok yok merak etme
senin şaraplık
üzümleri
kilere koyduk...
haftaya yollayacağım
...
31.10.2015
değişmemiş
28 senede
hiç bir şey
değişmemiş
sistem aynı sistem
dert aynı ...
Haydi
Agop
yüklen nevaleyi
en iyisi
yine
İnciraltına gidelim
Balıkçı Kirkov
kapatmadan dükkanı...
19.03.2016
lüferler sensiz gitmiyor
Agop !
seni boşladık mı ne
bu ara..
Hayat işte dostum.
Bazen başlangıçlar...
Bazen son noktalar
ve veda mesajları ...
Duygusalamı bağladım yine
bilemedim ama
Lüferler sensiz gitmiyor...
Alışmış bir kere..
Hani bir ara gidecektik..
Onu da yapamadık.
Bari ben yine döneyim limana.
Bu gece balık da çıkmadı denizden.
Kısmet vre..
dediğini duyar gibiyim.
Ha unutmadan
ansızın düşer ya
burnuna yağmur damlası.
İşte öyle bir anda
ıslanıncaya kadar
yürümek için yola çıkmalı.
Eh dostum kendine iyi bak...
12.11.2015
8 Temmuz 2016 Cuma
Vakit Tamam- Konu İnciraltı
Eh Agop
vakit tam bu vakittir.
yol ise budur.
bizlere de yola çıkmak kalmıştır.
bu yolda
kimimiz anılarımız da
gözyaşı ve özlemle
ama gururla
kalbimizde yaşamaktadır.
kimimiz ruhen bu yola bir kere çıkmış
ama bu sefer gelememiş
ve kalben yanımızda olanlardır.
Agop inanırsan,
daha bu yola hiç çıkmamış
ve mutlaka çıkacak olanlar da vardır.
bu yol öyle bir yoldur ki Agop!
ne sen ne ben ne de bütün İnciralti
bir âraya gelse
paylaşmaya,
gülmeye
ve haykırmaya doymaz
yasar gideriz dostluğu ve sevgiyi.
İşte Agop!
yine toplandık. ..
sen yine yoksun.
gözlerimiz seni arar bu yolda göremeyiz.
her birimiz anlatsak seni bitiremeyiz.
ama o anılar çağırır
o özlemler dolar taşar. ...
ah Agop ah !!
bende gidemedim bu sene...
artık seneye be
vre rastgele
ya nasip at bakalım ağları
nafakamızı kazanalım. ...
4 Nisan 2016 Pazartesi
Godo'yu Beklemek
(pencereden bakmak)
pencereden bakmak dünyaya,
hissetmeden olayları,
yaşamayarak!
Flim gibi seyretmek yaşamı,
Zorluğunu tatmadan
Ama ders alırcasına,
Utanırcasına değerlendirmek.
Ezmemek;
Genci ihtiyarı insanı yaşayanı…
Ezmeden büyütmek,duyumsamak
O duyguyu bitirmeden…
Mutluluğu tadarız belki bir gün,
Bir dakika sürecek.
Ne acı, ne bitki yaşamak
Asla mümkün olmamalı
O mu yaşatmak…
Öldü yok artık insanlarda
Yok artık
Bitti
Gitti…
Gelmeyecek nice belki geri,
Niye kovdunuz,
Niye yitirdiniz ki
Elinizdekini
Hepsi oydu
O
Godo’ydu…
10.9.1985
3 Nisan 2016 Pazar
Esat Amca
Çocukluktan bu yana geçen sürenin içinde farklı duruşu ile yer etmiştir. Esat Amca Subay olmasının ciddiyeti ve kararlılığı ile yufka yüreğinin çevrelediği yapısında duygusal bir insandı. Herkesle sohbet eden, ilgi gösteren ve sıcacık yaklaşımı ile sohbetinden vazgeçilmez ailemizin büyüğü artık yok. Onu dün kaybettik. Ailemizin ulu çınarı olarak her kesin hayatında olup bitenle ilgilenen Esat Amca şimdi nurlar içinde uyuyor. İnsan sevdiğini kaybedince hep onunla yaşadığı anıları hatırlamak, yaşanılan anıları dinlemek ve ondan bahsetmek istiyor. Bu bir bakıma veda töreni. Hüzünlüyüm. Göz yaşlarımın ifade edemeyeceği anıları hatırlamaya çalışmak ve sohbetlerinin özlemi ile son görevimizi yapabilmek için yüreğimizde koşturma içindeyiz. Resimlerde arıyoruz şimdi. Her karenin anısında canlandırmaya çalışıyoruz hatıralarını. Her anını yeniden paylaşmaya çabalıyoruz.İsimlerimiz aynı..Esat..Sülalenin adı. Adaşız yani Esat Amca ile. Bu benim için gurur verici bir şey.
Son kez gördüğümde (Gel bakalım Bülent) diye başlamıştı söze.. Kulağımda çınlıyor şimdi. Yazlıktaydı. Ve giderek hastalığı nedeni ile hayattan uzaklaşmaya başladığı zamanların başıydı. Esat Amca, ah ah Esat Amca.. Hep aynı yine de... Esat Amca... Ailemizin büyüğü... Mekanın cennet olsun... Nurlar içinde yat ....
Son kez gördüğümde (Gel bakalım Bülent) diye başlamıştı söze.. Kulağımda çınlıyor şimdi. Yazlıktaydı. Ve giderek hastalığı nedeni ile hayattan uzaklaşmaya başladığı zamanların başıydı. Esat Amca, ah ah Esat Amca.. Hep aynı yine de... Esat Amca... Ailemizin büyüğü... Mekanın cennet olsun... Nurlar içinde yat ....
14 Mart 2016 Pazartesi
elveda gözyaşları
elveda gözyaşları
sokak taşlarında kaybolan anılar
hızla değişen dükkanların
yitip giden gizemli geçmişi
yıkılan dökülen
duvarların
yalnızlığı çağrıştıran
sessizliğinde ki çaresizlik
yitip giden gizemli geçmişi
yıkılan dökülen
duvarların
yalnızlığı çağrıştıran
sessizliğinde ki çaresizlik
elveda gözyaşları
diyecek lafım
tutacak elim
görecek gözlerim
ve bir bütün olarak bedenim
yitti gitti gecenin karanlığında
bağrış çığrış
diyecek lafım
tutacak elim
görecek gözlerim
ve bir bütün olarak bedenim
yitti gitti gecenin karanlığında
bağrış çığrış
elveda gözyaşları
kayadamdan oyma bir odaya sığınıp
ateşinde ısındığım odunların
tükenmesini seyrederken
korlaştı umudum
yine de yaşadım
yaşıyorum diyebilmek için
uyudum
sabaha doğmak için
hüzünlü bir umutla....
kayadamdan oyma bir odaya sığınıp
ateşinde ısındığım odunların
tükenmesini seyrederken
korlaştı umudum
yine de yaşadım
yaşıyorum diyebilmek için
uyudum
sabaha doğmak için
hüzünlü bir umutla....
14.03.2016
Ankara
Ankara
13 Mart 2016 Pazar
Bugün Pazar
hayat akıp giderken,
hangi gün daha güzel olur.
hangi gün yaşanmışlıkları ile
seni daha çok gülümsetir, hüzünlendirir.
ben hep pazarları severim.
çocukluğumdan beri
pazarlar özgürlüktür.
sevecenliktir.
zordur belki,
arkası çalışma günleri ile
dopdolu gelir üzerimize.
yada yoğun okul günleri,sınavlar.
ama aile pazarları hep bir aradadır.
Fenerbahçe'nin maçlarını
Fenerbahçe'nin maçlarını
siyah beyaz beraber izleyebildiğimiz
güzel bir gündür.
pencere önündeki koltuğun dolu,
kahvaltıların kalabalık ve heyecanlı,
mutlu olduğu günlerdir.
renkler henüz kirlenmemiş
ve hayatımızın saflığı,
mütevaziliği ile çevrelenmiştir
pazar günleri...
büyümenin öncesindeki adımları çoğaltığımız, çocuk parklarını ailemizle keşfettiğimiz
günün adıdır pazar.
oyunlarımızın uzun ve yaratıcı olduğu,
bitmek bilmeyen zamanın bile
arkadaşlarla beraberken
yetmediği günün adıdır.
hüzün henüz ulaşmamıştır.
pazar günü ellerimiz acımamıştır.
dizlerimiz kanamamıştır.
arkadaşlarımız gitmemiş
ailemiz eksilmemiştir.
masada yer zor bulunduğu günü adıdır
ve pazar günü hayatın yeniden doğduğu
yaşamın başlangıcını simgeleyen coşkunun
yaşanmasıdır aslında...
hüzün daha gelmemişken hayatımıza.
13.03.2016
Ankara
11 Mart 2016 Cuma
merhaba ömrümüzün ortakları
Geçmişten geleceğe giden adımlarımızın yanında, yöresinde ve gerisinde ya da berisinde olan biten ne varsa; bir araya geldiğinde, duyduğun ses, aslında o zaman dilimine ortaktır. Bir anlamda geçen günler, yaşanmışlıklar çok uzak gibi görünse de, eğer bir nefes ile sıcacık bir yaklaşımsa yine de, yıllar yıllar sonra... Aslında olan biten "ömrümüzün ortakları" nın dokunuşlarıdır hayatına... Bunu yaşamak çocukca bir özlemin ve o aslında bir çoğunu unuttuğun bir zaman diliminin gizemli havasının beyninde ki flashbellek çağrısıdır. İlkokul arkadaşlıkları biraz böyle değilmidir aslında. O ilk oyunların, ilk harflerin öğrenildiği, öğretmen sevgi ve saygısının kazanıldığı o ortamın gizi ve özlemi hep özlenmezmi. Ne özlediğini belkide çoktan unuttuğun. Kişilerin isimlerinin sınıf albümü fotosunda kaldığı hafızan, yine de kodlamasını çocukça bir sevginin saflığında yapmıştır aslında çoktan. Hatta sen farkında bile olmadan. Hep güzel hatırlarsın. Anıların konuları kalmış, detayları uçup gitmiştir. O detayları hatırlamanın, hatırlatmanın heyecanı, paylaşımıdır aslında ömrümüzün ortakları ile yaptığımız. Aradan geçen yıllar, çocuklukların kocaman hayatlara dönüşüp ve rastlantıları da beraberinde getirmesi başlı başına bir hayatın da ta kendisidir aslında. Ömrümüzün ortakları tanımı aslında ilkokul arkadaşlarımdan birisine ait. İsmi herkesce çok bilinen ve yıllarca da böylece seyrettiğimiz değerli bir sanatçının ilkokul sıralarından balerin adımları atarak gelmesi ne güzel bir heyecan.
Ben özlemişim o yılları... Çok sevdim o yüzden bu tanımlamayı ve duramadım yazmak istedim duygularımı. Aslında 200 metre uzaklığında yıllardır yaşadığım ilkokulun, çocukluğumun anıtını yüreğimde yaşamak heyecan verici. O heyecanı bir arkadaşımız anı defterinin sayfalarında yazdıklarımızı ortaya dökerek bizlere o yılların ortasına götürüp bıraktı birden bire. İbibiklikler dileyen arkadaşımızı okuyup, hayatı boyunca ibibikliklerini yapıp yapmadığını bilmeden öylece durduğu hayatımızda, belkide artık koşuşturacak bu anlamda.
Haliyle zaman ve boyut çoktan ardımıza aldığımız bir duvarın ardı gibi olsa da, çocukça bir yaramazlık ile o duvarı tırmanıp ardındaki çamurlu bahçede en güzel giysilerimizi kirletmeyi özleyen çocuklardık artık. Yapılmasını öğütlediğimiz şeyleri yapan ve yapmak isteyen ve belkide o gizemli havanın içinde kaybolup, dersin zilini çalması ile kendimize gelecek kadar gidebilmek tüm istediğimiz olmasın.
Şimdi tüm bunları hisseden insanlar olarak çocukluğun saflığını yaşarken, whatsapın teknolojisinde yaşamak bu duyguları o çocukların hiç bilmediği bir şey aslında....Ama yine de seslenir bize tüm sevecenliği ile "ömrümüzün ortakları" ....Ne güzel...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
E setler İle Aziz Yohannes’in Ürgüp’te Kesişen Hikayesi Esetler ve Aziz Yohannes’in hikayesi yaklaşık 300 sene önce Türk - R...
-
Bir aydır yazıyorum. Şiirlerimi, denemelerimi, gördüğüm yerleri ve anı kırıntılarını. Yazmak güzel bir şey. Paylaşmak da heyecanlı. G...