11 Ocak 2018 Perşembe

O Gün


Umutlarımızın intihar ettiği
Nehirdi gözyaşlarımızın
Yanaklarımızda doluşu….
Agop Baba
Bak işte bende soyundum
Bu yalnızlığın korkunçluğuna…
Haklıydın
Ama haklı olmak yetmiyor
İnsanın yaşadığına
İşte yine sardı beni,
Kollarıyla
Öptü, doyamadan ben ona
O bana,
Terk ettim sevdiceğimi…
Karanlığa
Geceye
Umarsızlığa…
Agop,
Agop
Sen değil miydin yirminci yüzyılda
Sevgiler,
Ancak bir dakika sürer diyen
Sen değil miydin her şey
Karanlıkta kurşuna dizilir diyen….
İşte yanıldın
Yanıldığını ben
O gün sevdiceğim
Bir avuç  kar beyazımla yaşadım
Ben sevdiceğimin toprak ağasıydım
Ama bedenine  hala tohumlarımı çapalayamayan
Bir zavallı ihtiyar köylü gibi
Yoksulluğumu yaşıyordum her gece…
Agop bilirsin
Biz sevdik mi
Tam severiz
Severiz ama
Sevmek o gece intihardı
Göz yaşlarımda
Geceye dökülen
Umutları vardı yüreğimin
O umutlarımı yaşayamamanın sıkıntısını
Acı günlerin yorgunluğunu hissediyor
Ve beni bekliyordu
Ben bir şato yapmıştım ona
Çocukluğumu yaşıyordum
Beş paralık bir kazancım dahi olmadan
Agop, sevgili dostum
Sen ayrı gecede
Ben ayrı gecede
Aynı özlemlere soyunurduk da
Yine bunca mutlu olamazdık
Ama bunca mutlu aşk gibi
Aslında mutlu aşkın olmadığını
Şiirlerden okuyup
Yaşayamazdık…
Ah Agop,
Bir bilsen
En son doldurduğun
Kadehimdeki
Şarabın tadı gibi
Buruk her şey
Bu belki de bitmeyen bir kavganın
Tükenişini yaşamanın ızdırabı
Ben seni
Tanıdığımdan bu yana
Onca şey gördük te
Bunca sevip
Bunca üzülmemiştik
Ve bunca dost yitirmemiştik
Kapıyı ardından kapatmamıştık
Hiçbir dostun
Bu sevgi öyle güzel bir şey ki
İnsanı sarhoş edip
Baş ağrıları yapıyor kimi zaman
Çulsuz
Beş parasız
Evlenmeye kalkmışım
Sevdiğim canımı, cigerimi
Bir avuç kar beyazı sevecenimi
Her gece karanlıklara bırakmışım
Bekle beni
Temmuzu diye avutmuşum
Ve ben buna sevgi diye kandırmışım…
Ben zavallı olmuşum Agop
Sen zavallı olmuşsun
Biz tükenmişiz sevdalara
Biz bilenmişiz sevdalara
Biz meydanlara kan dökmeye de
Bilenmiştik
Bir dostumuz vardı
Onu alıp diyarı deniz kenarından
Okul yıllarından getirmiştim
Şimdi onu mektuplara gömdük
Anılara gömdük
Hep bu sevda yüzünden değil mi
Yanıyor muyuz ne
Ya da o anılardaki insan gibi
Kör olmayı beceriyor muyuz bizde
Tüm bu yalnızlığın cefasına
Bu toplumun yapısına uymuyor muyuz
Bekliyoruz
Bekleşiyoruz
Sevdaya bulanmış gönüllerimiz
O günü bekliyor
Belki bir gün sende gidince
Agop’un rüyası diye başlayacak şiirlerim
Bu yürek dolduran sevgi o zaman
Senide unutacak belki de…
Agop ne acı ki bu güneş yüzlü
Gün yüzlü umutlar
Dağların ardında ama
Dağlar bitiyor
Dağlar bitmiyor
Bir solukta yaşa mutluluğu ama
O mutluluk kollarımda ancak
Sınırları tel örgülerle çizilmiş şatosundan
Ancak yalanlarla gelebiliyor
Bir avuç delikanlıydık
Nefesimiz sigara kokardı
Nefesimiz insan kokardı
Ne nefes kaldı
Ne avucumuzda delikanlı….
Yürüdük
Yürüdük
Yalpaladık bir dönemeçte
Bir gecenin önünde
Sabahı göremeden kapadık ışıkları
Umutları ve yarınları
Agop ben şimdi
Mutlu olmaya sevdiceğimle
Savaşım veriyorum yaşamda
Sende öyle
Bizim halkalı da öyle
Giden dostta
Ayrı yerlerde aynı mutluluğu
Yakalamaya
Bir bulutu yakalayabilmenin
Rüyasında gibi çalışıyoruz
Oysa biz değil miydik
Bu dünyadan bir ses ve öfke gibi geçip
Mutluluğu ellerimizin üzerinde
Yüceltmeye inanan dört insan
Eh ! Agop haklısın be dostum !
İnsan aklında olaylar ve lafların
Yanı sıra
İsimler de
Unutuluyor…
Yeni isimler gönüllere kazınınca
Şimdi ben
Kendi adıma mutlu olmaya
Kar beyazımla çalışıyorum
Sen çeçeninle
Öbürü kış güneşiyle
Ya da yapmacıklı esmeriyle
 Ama benim  önümdeki problemim
Zavallı bir çulsuz olmam
Ve bu zavallılığın yüzüme
Hesapta olmayan yağmurlarla vurulması
Seninki başka
Öbürününki başka
Hep başka şeyler yaşayıp
Satranç tahtasında
Sorguluyoruz dostlukları, sevdayı
Birbirimizi mat etmek için hırsla
Germeye çalışırken
Savaşa benzer bu sorgulama da
Galip gelen
Hep bu yolun mağlubu oluyor
Agop
Bu anlatılanların yanında
Baksana şu havanın güzelliğine
Yaşam devam ediyor bu günde
Açan güneşte
Öten kuşlar da
Ve umutlarımızda….

01.10.1989

28 Ekim 2017 Cumartesi

Cumhuriyet....

Üç şeyin cevabını her gün sorarak uyumalı insan. Bugün kendim için ne yaptım. Ailem için ne yaptım. İnsanlık için ne yaptım.

Kişi kendisini sürekli geliştirmeli, eğitmeli ve geleceğe hazırlamalı. Bunu yaparken de aklını, enerjisini ve vicdanının sesini dinleyerek yol almalıdır. Gerçeğin peşinde yapılan bu yolculuğun temeli de ayna da gördüğü yarattığı eserden gurur duyabilecek durumda olabilmesidir. Bu insanın kendisi için ne yaptığı sorusunu her gün kendisine sorarak ulaşılabilecek zor ama başarılması gerekli bir insanlık öyküsüdür.

Bu bireysel gibi görünse kendinize her gün sorduğunuz sorular aslında sizin aileniz ne yapıp yapmadığınızı da ortaya koyan müthiş bir özeleştiriyi de sağlar. Ailenize karşı yapmanız gerekenleri yerine getirerek aslında vicdanınıza kulak vermiş olursunuz bir anlamda . Hayat sizi ailenizle çevreleyen bir bütündür. Bu toplumsal yaşamında ilk adımıdır aslında. Bir nevi laboratuvar gibidir. Burada sağlanan tecrübeler ile büyüyen laboratuvar ortamları,sizi ailenizden okula doğru götürürken yıllar itibariyle iş ev evlilik gibi yeni açılımlar ile aslında büyük bir aile resmini de yaşamaya başlarsınız. Ve bu anlamda soluk aldığınız yerdir aileniz. Bu kimi zaman yatağınız olur kimi zaman ülkeniz. Ama bu sizin ailenizdir ve aslında sizde bunu gururla yaşadığınız ölçüde mutlusunuzdur.

Ve artık vicdanınıza doğru tefekkür içinde her gece yaptığınız yolculukta bunların bir bütünü olarak özeti karşınızdadır artık. İnsanlık için bugün ne yaptınız. Bunun en güzel yoludur “yurtta barış dünyada barış”ve  bu ancak bilginin peşinde yapılan çalışmalarla sağlanabilecek “Cumhuriyet Yoludur” ... O yüzden insanlığa yapılacak en güzel şeydir bilginin peşinde koşmak... Gerçeğin  ne olduğunun sorgulanmasında özgür beyinlerin ahlak ve etik içinde vicdanın sesini haykırması ile mümkündür ... 

İşte Cumhuriyet budur, o yüzden haykırmıştır “Efendiler yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” diye Mustafa Kemal Atatürk. Yaşasın Cumhuriyet.... Kutlu olsun bu yoldaki emek veren tüm insanların çabası. Kutlu olsun 29 Ekim Cımhuriyet Bayramımız....

22 Ekim 2017 Pazar

Sönmeyen Ateş


Yine
Baktım sana
Yüreğimdeki yanan son mumdaki
Silüetine...
Mermere yazılmış ismini
Hüzünle
Özlemle
Okudum yine!!
Gözyaşlarım...yine!!
Ve su döktüm yüreğime ... 
sönmeyen ateşe...
Öylece bıraktım yine!!
Çam ağaçlarının gölgesine
Sevgiyle

06/10/2017
Ankara

Hiç Bir Şeye Yetişemedim


Hiç bir şeye yetişemediğim
Sonbahar sarhoşluğundaki
Ağaç yaprakları gibi savruluyorum
Kendimi tanımadığım
Tanımaya çalışmadığım
Yıllar çoktan geride kaldı
Şimdi tanıdım da ne oldu
Dediğim bir zamandayım
Çıkışı olmayan yollarla çevrelenmiş
Duvarları aşmaya çabalayan
Merdiveni olmayan bir adam gibiyim be
Amma şarabın tadında
Haykırmasını da
Deli gibi sevmesini de
Yağmur damlalarının sağanak halinde
Yüzüme çarpmasını bilerek
Yürüyorum
Hayatın ortasından ilerisine doğru
Eskiden koşardım
Şimdi biraz yavaş gibi olsa da
Zaman hızla akıyor
Belki de yetişemediğimdendir
Her şeye
Aman olsun varsın
Sonbaharı selamlamak güzel şey be kardeşimm !!!

09/10/2017
Ankara

G li Şiir



Güzel bir şeyler
Gündüz
Gece
Geldiğinde
Geç kalma sakın
Geleceğe
Geçmişi unutma tabi
Gine de yaşamak
Güzeldir
Günlerin içinde

17/10/2017
Ankara Sabahından

Değiş Be Kardeşim

Aynı yerde durduğunda
Yollar, 
kaldırımlar
Ve dükkanlar
Değişiyorsa
Yaş alıyorsundur kardeşim
Kıymetini bil
O biriktirdiğin 
Gazete sayfası değil
Hayattır hayat
Senin hayatın
Senin özlemlerin
Hüzünlerin
Sevinçlerin
Başardıkların
Başaramadıklarındır
İsimler vardır
İstediğinde olmayan insanlar vardır
Hüzünlendiğinde olur
Kahkaha ile güldüğünde
Bir ipi sarar gibi yumak da olursun
Lime lime doğranmış bir et parçası gibi de
Hepsi sensin be
Korkma
UZat elini
Dokun 
Bırak yansın ellerin
Hisset ki acısını
Yüreğin gümbür gümbür 
Çalsın davulları
Hayde
Seslen şöyle keyiflice
Yaşa kardeşim yaşa
Hisset hayatı
Bak şöyle ufka doğru
Tüm tutkunla
Hırsla
Umutla
Coşkuyla
Kolkola at adımını
Değiş be kardeşim 
sende değiştir
Olan biten hayatını

21/09/2017
Ankara

Minnet Eylemediler

Gönülleri 
şarabın tadında paylaşan 
güzel insanlardılar
Birer birer perde kapandı
Ellerimiz alkıştan kopardı 
emeklerini izlemekten 
Şimdi bir kaç resim
Bir kaç anı
Ve hüzünlü başkaldırışlarla
"Minnet eylemediler"

ekim 2017

ama odur işte...


uzaktan öylece bakarsın hayata....
hayatına... 
gün biter...
ay biter...
yıl çoktan geride kalmıştır...
ve bir anın peşinde,  
verirsin tüm duygularını gözünü kırpmadan...
işte o sensin aslında ...
o senin hayata yansıyan silüetin...
o senin göz yaşların...
o senin sevincin...
o senin sevdiğindir. 
kıyamazsın...
ama odur işte...
çünkü hayat da sende kopup gittiğinde 
yer yüzünden geride kalandır aslında 
o aynaya yansıyan... 
ve her nasılsa bir gün 
o anın peşinde 
baktığın hayatın hazzını yaşamayı öğrenirsin..
ki bu aslında zamanın orta yerinde 
yarattığın eserdir...
ve bu eserden gurur duyabildiysen eğer ...
işte o zaman sen olmuşsundur ayak izlerinde...
yaşamaya dair...

08.09.2014
karabük

Anılarımı Kuruladım

Anılarımı kuruladım 
Bu gün....
Epeyce ıslanmışlardı
Rüzgar gibi her biri 
tek tek suratıma
Çarptığında
Teknenin dalgalara doğru 
macerası başlamıştı...
Öylesine düşündüm
Her tercihin bir başlangıç olduğu
Ve aslında vazgeçilen hayatın bilinmediği
Bir doğru parçasındaydım...
Tek tek rafa yerleştirdim
Ama zaman da kalmadı...
Belki bir başkaldırıydı ama
oturduğum bankın yalnızlığında
Parkın doğrularını keşfettim... 
Eh dedim bu da oldu sayılır
Kalktım ve yürümeye başladım...

10/09/2017

İnciraltı'ydık...

Adım adım geldik
Birer birer çoğaldık
Tanıştık
Yedik içtik paylaştık olan biteni
Çalıştık 
Kaytardık
Zaman oldu sabahları gördük 
Kah eğlencesine
Kah ders çalışma çabasına
Gençtik delişmendik
Bazen zor anlaşır
Bazen sımsıkı sarılırdık
Dargınlıklarımız güneşi görmezdi
Odalara dağıldık
Ama koca bir mahalle gibiydi
Yaşadıklarımız
İnciraltındaydık
İnciraltılıydık
Ve hesapsız bir yolun yoldaşlarıydık
Çoğalmıştık
Çoktuk be kardeş
Öyle bir iki değil
Ağzımızı doldura doldura 
İnciraltıydık
Yılları peşimize taktık 
Haykıra haykıra
Paylaşıyorduk
Hayatı anıları ve inciraltı kardeşliğini
Yapmayın be 
Bu Olur mu hiç demeden 
Ne varsa ortada
Birer motifti
Şimdi eksiliyoruz birer birer
Gidenler 
Gitmiyorlar 
Yüreklerimizde 

17/08/2017.  
Bülent Esatoğlu


Sssz şr



Zmn dğşr
Kçkkn sn ğrttklrn
Byync sn tkrrlrsn
Dyglr dğşr
Hycn yrn ndş yrlşr
Htrldklrn
Snn hznndr
Glcğ bkşn 
Şmd brz dh mtldr
Bs bs bğrrsn
Kçkken 
Şmd bydn
Yn bğrrsn
Klblklr dymz
Yn dyr sn
Şmd yrrsn yn brbrc glcğ

20/10/2017
Hastane koridorlarında