bir şehir yıkılır
sen
o yıkıntılardan
nasıl çıkarsın.
Alnının ortansa çakılıdır
Özlem
Sana çarpar
Ve gün biter
Karanlıkta
Şehir gelir
Üzerine üzerine
Koşarak kaçamazsın
Yürüyerek ulaşamazsın
Uzaklaşmışsındır
Geriye dönemezsin
12.01.2012
Karabük
Anı yaşamak üzere yürüdüğünüz yolda, geçmişten yağmur damlaları gibi düşen cümleler sizi nerelere ulaştırır, bilinemez...Bilinen tek gerçek ise hakikatin kelimelerin tınısında gizlenmiş olabileceğidir.
bir şehir yıkılır
sen
o yıkıntılardan
nasıl çıkarsın.
Alnının ortansa çakılıdır
Özlem
Sana çarpar
Ve gün biter
Karanlıkta
Şehir gelir
Üzerine üzerine
Koşarak kaçamazsın
Yürüyerek ulaşamazsın
Uzaklaşmışsındır
Geriye dönemezsin
12.01.2012
Karabük
Kitap okumaya ne zaman başladım tam hatırlamıyorum. Ama okumasam da kitabı elimi alıp tabiri caiz ise kitabı koklamyı, ondaki gizli anlamları hissetmeye çalışmayı çok severim. Ama tabi zaman buldukça da okurum. Gerçi teknoloji gelişti artık gazeteyi çoğu zaman satın almayıp, internetten veya sosyal medyadan takip ediyorum. Yine de kitabı hala fiziken okuyorum. Yılbaşında hediye gelen dinler tarihi isimli bir kitabı da pazar günü, mahdum beyi beklerken şöyle bir bakayım dedim. Baktım olmayacak yunan tanrıları ile ilgili “tanrıların şiiri” isimli bir karalamamı da iyi pazarlar dileğiyle keyifle okumanız için paylaşıyorum.(Cem kitap için teşekkürler)
“Tanrıların Şiiri”
Zeus o gün sinirliydi
Söyledikleri
Şimşek gibi
Yeryüzünde patlıyordu...
Oysa Apollo
Güneş gibi
Isıtmaya çalışıyordu hayatı...
Gece olmuştu bile
Artemis ay gibi
Aydınlatıyordu belirsizliği...
Okyanuslar ve denizler
Coştukça coşuyor
Bir nevi
Poseidon’u selamlıyordu...
Oysa her şey aşktı
Her şey Adrodit güzelliğinde
Sır gibi saklıydı...
Ve savaş borularını
Çalmaya başladı Ares
Her şey bir anda oldu bitti...
Açlık sefalet ve ölüm
Ve hayat
Yine mahsülünü üretmeye başladı
Demeter’in emeğine saygı duydu..
Ve aslında her şey
Atina’nın bilgeliği ile yol almaya başladı..
İnsanlık Hestia’nın yarattığı
Aile ocağına vardı...
Ama sonunda yine Dionysos’un
Şarap ve sarhoşluğunda
Esir düştü
Geleceğe Ümit ederek...
03/03/2019
Agop iyi ki geldin bugün...
Lilyumlar güzelmiş.
Yalnız sen değil de
sanki Eleni 'nin zevki
Ama senle de
epeyce lafın belini kırdık...
Bir tek ortada kaldı.. malum
"ben kimim" ...
Aynada ki ben ile
bendeki ben aynı mıdır...
Ya da kokusunu hissetmek yaşamak mıdır.
Ya da yaşamak nedir...
Biliyorum yine kızarak gittin
istediğin gibi anlatamadın diye hikayelerini...
Ama olsun varsın bakalım...
Ha unutmadan yola çıktım ...
Dolaşarak geleceğim
rüzgar tersten esiyor..
Balık hiç çıkmadı bugün...
Havalar hem çok ısındı hem de puslu
hava çöktü yüreklerimize...
Hani söyleriz ya hep
beraber balık dönüşlerinde
" Ankara'nın taşına bak".
İşte öyle ortalık
Hayatın ortancası gibi
açıp giden güzelliğin
özlem dolu yılları
çoğalttı
Umut karlı bir günde
Yüreklerimize buz gibi düştüğünde
Hüzünlendik
İki fidan dikmiştin dünyaya
Gölgesinde
koskocaman bir sevgi ormanı oldu
Şimdi bir ses var senden ona ulaşan
Bir kupanın içinde büyüyen
Ve şimdi umutlarımız var
Ve hayat işte hızla akıp gidiyor
Özlem o öylece duruyor
Tesellisi o sesin gülücükleri şimdi
24/12/2016
Bakıp bakıp
İç geçirdiğin
Anılar denizi gibidir...
Bir şey eksiktir
O her şeydir
Bir söz eksiktir
O bir bütündür
Ne desen
Ne yapsan
Yine de
Bu güzelliğin içinde
Gözlerin onu arar...
Öyle bir eser bırakmıştır ki
Kıyamazsın
Diyemezsin
Kelimelere dökemezsin
Bakar durursun
Seslenir sana
Çağırır
Çayı hazır
Kahvesi fala bakılacak
Okey taşları dizilmeden
Masada ters yüz edilip seçilen
Hayata karışmıştır.
Ve karşında öylece durur
Sen öyle bakarsın
Göz yaşların düşer
Ellerin kolların
Sen
O
Hayat
Paylaştıkların
Ve işte bu fotonun
Saklanmış sırrı
Sende kalsın
08/12/2020
Sevgili Yeğenim Didem'den gelen yazıyı derledim....
Canım arkadaşım, Didem'im, bir tanem.
Havva teyzem benim için merhamet kelimesine anlam katan yegane insandı. Öyle merhametli, öyle tatlı, öyle güzel bir insandı ki, böyle bir
anneannem olmasını çok istediğimden belki de, benim için de bir
anneanneden farksızdı.
Tüm ailesine kol kanat gerdi ve sizleri korumak için elinden geleni yaptı. Buna hepimiz şahit olduk. Onu çok ama çok özleyeceğim.
Canım Havva Teyze'mle ilgili hatırladığım en net anım; Sanırım 7-8 yaşlarındaydım. Büyük ihtimal oyun oynayalım diye seni çağırmaya
geldiğim günlerden biriydi.
Kapınızı her zaman olduğu gibi Havva Teyze açtı. Biraz beklememi söyleyip mutfak tarafına geçti. Bir iki dakika sonra içine bir şeyler sarılmış bir peçeteyle geldi. Peçeteyi açtığımda, içinde missss gibi kokan üzerine un dökülmüş bir şeyler vardı.(sonradan adının pudra şekeri olduğunu öğrendiğim)
Havva Teyze tebessümle yüzüme bakıp;
"Kurabiye yapmıştım, Saide’cim afiyet olsun"
dedi.
O zamana kadar hayatımda hiç kurabiye yememişim.
Ama nasıl güzel kokuyor, elmalı tarçınlı kurabiye. O kadar lezzetli o kadar güzeldi ki, peçetedeki en ufak kırıntıyı dahi yediğimi hatırlıyorum. 43 yaşındayım, hala elmalı kurabiyeyi çok severim. Hatta evlendim. Mutfakta ilk yaptığım hamur işi canım Havva Teyzemin bana ikram ettiği
Elmalı Kurabiye idi. Tatlı da bir anım var bununla ilgili. Yeni evlenmişim evde oklava yok. İstanbul'a da yeni taşınmışım. Konu komşu, yol iz bilmiyorum tabi.
Ne yapsam ne etsem derken evde cop olduğunu hatırlayıp, onu güzelllceeee dezenfekte edip hamuru copla açmıştım.
Oyun oynamaya basket sahasına giderdik. Bazen Havva Teyze de bize eşlik
ederdi. O gün yine Havva Teyze, teyzen ve sanırım teyzenin
bebeği vardı. Bir bebek vardı ama. Parkta oynuyoruz. Bebeği görmek için yanına gitmiştim. Havva Teyze o anda, insanın çok güçlü
olduğunu, hayvanların yavrularının doğar doğmaz ayağa
kalkabildiğini, insan yavrusunun ise bir insanın yardımına ne kadar
muhtaç olduğunu ifade eden cümleler kurmuştu. Ben de pür dikkat
dinlemiştim.
Bu söyledikleri beni çok düşündürmüştü. İsmet'in çok terleyen bir çocuk olduğunu hatırlıyorum. Havva Teyze sürekli İsmet'i yanına çağırıp sırtına pamuklu bez koyardı ve o bezi sık sık değiştirirdi. Hatta bazen öyle terlerdi ki tişörtüne kadar sırılsıklam olurdu.
Havva teyze de hasta olmasın diye komple üstünü değiştirirdi. Üzerinize çok titrerdi. Bayramlaşmak için binayı dolaşırdık. Havva teyze hep hazırlıklı olurdu. Ve sizin evin kapısını hep Havva teyze açardı. Mesut amcaya da "Mesut Beyyy" diye seslenirdi, Mesut amca da buyur Havva Hanım derdi ki bu benim çok hoşuma giderdi, Birbirlerine karşı çok saygılılardı.
Kapıya Mesut Amcayı da çağırır onunla da bayramlaşmamızı isterdi. Mendilleri hep hazır olurdu ve mendillerin içine mutlaka harçlık da koyardı.
Binamızın önünde kocaman bir ıhlamur ağacı vardı. Ağacın dallarının sizin balkona kadar uzandığını ve
Havva Teyze'nin balkonda ıhlamur topladığını hatırlıyorum. Bir de o ıhlamurların
kokusunu. Balkon demişken karşı binadaki Başak'ın anneanne yada babaannesi ile balkondan balkona yaptıkları sohbetler ve Havva
Teyzemin sesi kulaklarımda.
Havva Teyzemi en son düğün davetiyemi bırakmaya gittiğimde görmüştüm. O zaman başörtüm var. Önce tanıyamadı. Sonra
kucaklaştık. Yine eskisi gibi tüm sıcaklığıyla beni içeri davet
etmişti. Havva Teyzem her zamanki naifliği ile
yaklaşmıştı.
Hep Saide'cim derdi. Hiç Saide diye hitap ettiğini hatırlamıyorum. Düğünden sonra Ankara'ya ilk geldiğimde sizi ziyaret etmek istemiştim.. Başçavuşa taşınmışsınız. Yeni evinize gittim kapıyı çaldım ama kimse yoktu. O günden sonra da bir daha ulaşamadım. Şimdi büyüdük. O günleri yad ederken düşünüyorum da, bir insan hiç mi sinirlenmez, hiç mi kızmaz, hiç mi kaşlarını çatmaz. Yok! Hafızamda bu duyguya dair en ufak bir an bile yok.
İsmet'le seni nasıl seviyorsa, bizi de öyle sevdiğini hep hissettirmişti. Hiç ayrım yapmazdı hiç. O bizim çocukluğumuzdu. Apartmanda gönül rahatlığıyla kapısını çalabildiğimizdi. Yaşadığı her badireyi o pamuk gibi yüreğiyle sarıp sarmalayandı. Çok güçlü biriydi.
Havva teyzem bizim canımızdı Didem'cim.
Seveni çoktu eminim. Kalbimdeki yeri bambaşka. Dua edemedik dedin. Sen merak etme, biz onu duasız bırakır mıyız hiç. Seninle birlikte bizi de büyüttü.
Hakkını nasıl öderiz bilmem. Keşke son bir kez o pamuk
ellerinden öpebilseydim.
Onu iyi ki tanımışım iyi ki....
Rabbim gani gani rahmet eylesin.
Mekanı cennet olsun.
Ruhu şad olsun.
Saide Baysal
Sana diyeyim
yağmur yağmalı
yoksa yazın işimiz zor
Apollon ile Dionisos gibi
çatışıyor beynim ....
Akıl ve hikmet bir yanda
duygusal esriklik ve
şarabi geceler öbür yanda...
burdan ne çıkar bilemem ama
trajedi ya da dram
ben yine de umutluyum
hayata dair söz ile saz ile....
geçen mezarlıkta
bir alevi cenazesinde gördüm
Türkçe dua edip
defin bitince
mezarın başında oturup
saz ile türkü söyleyerek uğurladılar.
Apollon ile Dionisos
bir araya geldi böylece
gidene akli güzellik
kalanlara umudi hayat ....
Bize kalan ise
çay simit peynir gazete
ve saçlarının dalgalanması
yüzündeki gülümseme
ve gamzelerin ..
Ve tabi hayatın koşturması
tramvayda ki biz
Ve duraklar
okula kadar ...
Vicdanımızdaki biz olana kadar...
Haydi hayırlısı
27/02/2019
Bazı şeyler önlenemez
sevgi ve özleme bulaşıp yaşar....
sınırlar zamanlar etkilemez....
Bazı şeyler ne yaparsan yap olmaz,
değişmez ve özeldir
Bazı şeyler yağmurda,
boş bir bankta,
çalan müzikte,
gözyaşında,
kelimelerde,
bira şişelerinde gizlenir
gördükçe dokunur
Bazı şeyler kar kış güler yüzlüdür
Bazı şeyler yalnızdır
Bazı şeyler kalabalıktır
Bazı şeyler kalabalıklar içinde yalnızdır
Bazı şeylerde nefes alır
Bazı şeylerde yürek burkulur
Yine de bazı şeylerde
Hep aynı kelime dökülür…
Hep aynı gözler
Hep aynı dudaklar
Doyasıya ya da doymamacasına
Müthiş bir senfoni olur
Dünleri
Bugünleri
Yarınları
Hayatı
Yaşarsın yine de
Bazı şeylerde
|
Kitap okumaya ne zaman başladım tam hatırlamıyorum. Ama okumasam da; kitabı elimi alıp, tabiri caiz ise kitabı koklamayı, ondaki gizli anlamları hissetmeye çalışmayı çok severim. Ama tabi zaman buldukça da okurum. Gerçi teknoloji gelişti, artık gazeteyi çoğu zaman satın almayıp, internetten veya sosyal medyadan takip ediyorum. Yine de kitabı hala fiziken okuyorum. Yılbaşında hediye gelen dinler tarihi isimli bir kitabı da pazar günü, mahdum beyi beklerken şöyle bir bakayım dedim. Baktım olmayacak yunan tanrıları ile ilgili “tanrıların şiiri” isimli bir karalamamı da iyi pazarlar dileğiyle keyifle okumanız için paylaşıyorum.
(Cem kitap için teşekkürler)
Önce karanlık
Sonra ağıt
Harfler
Kelimeler
Ve cümleler
Anılar anılar
Adım adım
Duygular
Hüzün
Göz yaşları
Ve umut
Yine de
Umut
Sonra
Sonra da umut....
11/02/2019
Absürt bir söylem gibi
Anlattıklarım
Aslında bir anlamı var ama
Amaçsız
Anlamsız
Artık kim bilir
Aşağı yukarı belli olsa da
Acayip bir şey
Akıl ile bilim
Açıklanmayan gerçekler
Açıklanamayan durumlar
Açık açık söylenen tersine duygular
Ara sıra belki de düşünmeli
Akla aykırı olanları ayırıp
Arka arkaya haykırmalı ki
Azıcık da olsa adım atabilsin
Arzın merkezine seyahat ederken
Ahlakın merkezini bulabilsin
A lar ile başlayıp
Aman deme sakın
Anlamalısın ki başlamalısın
“Oku” malısın....