Sevgili Yeğenim Didem'den gelen yazıyı derledim....
Canım arkadaşım, Didem'im, bir tanem.
Havva teyzem benim için merhamet kelimesine anlam katan yegane insandı. Öyle merhametli, öyle tatlı, öyle güzel bir insandı ki, böyle bir
anneannem olmasını çok istediğimden belki de, benim için de bir
anneanneden farksızdı.
Tüm ailesine kol kanat gerdi ve sizleri korumak için
elinden geleni yaptı. Buna hepimiz şahit olduk. Onu çok ama çok özleyeceğim.
Canım Havva Teyze'mle ilgili hatırladığım en net anım; Sanırım 7-8 yaşlarındaydım. Büyük ihtimal oyun oynayalım diye seni çağırmaya
geldiğim günlerden biriydi.
Kapınızı her zaman olduğu gibi Havva Teyze açtı. Biraz beklememi söyleyip mutfak tarafına
geçti. Bir iki dakika sonra içine bir şeyler sarılmış bir
peçeteyle geldi. Peçeteyi açtığımda, içinde missss gibi kokan üzerine
un dökülmüş bir şeyler vardı.(sonradan adının pudra şekeri olduğunu öğrendiğim)
Havva Teyze tebessümle yüzüme bakıp;
"Kurabiye yapmıştım, Saide’cim afiyet olsun"
dedi.
O zamana kadar hayatımda hiç kurabiye yememişim.
Ama nasıl güzel kokuyor, elmalı tarçınlı
kurabiye. O kadar lezzetli o kadar güzeldi ki, peçetedeki en
ufak kırıntıyı dahi yediğimi hatırlıyorum. 43 yaşındayım, hala elmalı kurabiyeyi çok severim. Hatta evlendim. Mutfakta ilk yaptığım hamur işi canım
Havva Teyzemin bana ikram ettiği
Elmalı Kurabiye idi. Tatlı da bir anım var
bununla ilgili. Yeni evlenmişim evde oklava yok. İstanbul'a da yeni taşınmışım. Konu komşu, yol iz
bilmiyorum tabi.
Ne yapsam ne etsem derken evde cop olduğunu
hatırlayıp, onu güzelllceeee dezenfekte edip hamuru copla açmıştım.
Oyun oynamaya basket sahasına giderdik. Bazen Havva Teyze de bize eşlik
ederdi. O gün yine Havva Teyze, teyzen ve sanırım teyzenin
bebeği vardı. Bir bebek vardı ama. Parkta oynuyoruz. Bebeği görmek için yanına gitmiştim. Havva Teyze o anda, insanın çok güçlü
olduğunu, hayvanların yavrularının doğar doğmaz ayağa
kalkabildiğini, insan yavrusunun ise bir insanın yardımına ne kadar
muhtaç olduğunu ifade eden cümleler kurmuştu. Ben de pür dikkat
dinlemiştim.
Bu söyledikleri beni çok düşündürmüştü. İsmet'in çok terleyen bir çocuk olduğunu hatırlıyorum. Havva Teyze sürekli İsmet'i yanına çağırıp sırtına
pamuklu bez koyardı ve o bezi sık sık değiştirirdi. Hatta bazen öyle
terlerdi ki tişörtüne kadar sırılsıklam olurdu.
Havva teyze de hasta olmasın diye komple üstünü
değiştirirdi. Üzerinize çok titrerdi. Bayramlaşmak için binayı dolaşırdık. Havva teyze hep hazırlıklı olurdu. Ve sizin evin kapısını hep Havva teyze açardı. Mesut
amcaya da "Mesut Beyyy" diye seslenirdi, Mesut amca da buyur Havva Hanım derdi ki bu benim çok
hoşuma giderdi, Birbirlerine karşı çok saygılılardı.
Kapıya Mesut Amcayı da çağırır onunla da
bayramlaşmamızı isterdi. Mendilleri hep hazır olurdu ve mendillerin içine
mutlaka harçlık da koyardı.
Binamızın önünde kocaman bir ıhlamur ağacı vardı. Ağacın dallarının sizin balkona kadar uzandığını ve
Havva Teyze'nin balkonda ıhlamur topladığını hatırlıyorum. Bir de o ıhlamurların
kokusunu. Balkon demişken karşı binadaki Başak'ın anneanne yada babaannesi ile balkondan balkona yaptıkları sohbetler ve Havva
Teyzemin sesi kulaklarımda.
Havva Teyzemi en son düğün davetiyemi bırakmaya gittiğimde görmüştüm. O zaman başörtüm var. Önce tanıyamadı. Sonra
kucaklaştık. Yine eskisi gibi tüm sıcaklığıyla beni içeri davet
etmişti. Havva Teyzem her zamanki naifliği ile
yaklaşmıştı.
Hep Saide'cim derdi. Hiç Saide diye hitap ettiğini hatırlamıyorum. Düğünden sonra Ankara'ya ilk geldiğimde sizi ziyaret etmek istemiştim.. Başçavuşa taşınmışsınız. Yeni evinize gittim kapıyı
çaldım ama kimse yoktu. O günden sonra da bir daha ulaşamadım. Şimdi büyüdük. O günleri yad ederken düşünüyorum da, bir insan hiç mi
sinirlenmez, hiç mi kızmaz, hiç mi kaşlarını çatmaz. Yok! Hafızamda
bu duyguya dair en ufak bir an bile yok.
İsmet'le seni nasıl seviyorsa, bizi de öyle sevdiğini
hep hissettirmişti. Hiç ayrım yapmazdı hiç. O bizim çocukluğumuzdu. Apartmanda gönül rahatlığıyla kapısını
çalabildiğimizdi. Yaşadığı her badireyi o pamuk gibi yüreğiyle sarıp
sarmalayandı. Çok güçlü biriydi.
Havva teyzem bizim canımızdı Didem'cim.
Seveni çoktu eminim. Kalbimdeki yeri bambaşka.
Dua edemedik dedin. Sen merak etme, biz onu duasız bırakır mıyız hiç.
Seninle birlikte bizi de büyüttü.
Hakkını nasıl öderiz bilmem. Keşke son bir kez o pamuk
ellerinden öpebilseydim.
Onu iyi ki tanımışım iyi ki....
Rabbim gani gani rahmet eylesin.
Mekanı cennet olsun.
Ruhu şad olsun.
Saide Baysal