Bir
kitap ayracı gibi
Sözlerin…
Nerde duracağımı
Nerde
yürüyeceğimi
Ya da
ne bileyim
Agop
ile ne zaman balığa çıkacağımı biliyor…
İyi
güzel de
Kaç
bira lazım
Ne
zaman lazım
O
dudaklarında ki
Bira
kokusu için
Bir de
onu söyle
Anı yaşamak üzere yürüdüğünüz yolda, geçmişten yağmur damlaları gibi düşen cümleler sizi nerelere ulaştırır, bilinemez...Bilinen tek gerçek ise hakikatin kelimelerin tınısında gizlenmiş olabileceğidir.
Bir
kitap ayracı gibi
Sözlerin…
Nerde duracağımı
Nerde
yürüyeceğimi
Ya da
ne bileyim
Agop
ile ne zaman balığa çıkacağımı biliyor…
İyi
güzel de
Kaç
bira lazım
Ne
zaman lazım
O
dudaklarında ki
Bira
kokusu için
Bir de
onu söyle
Agop !
Otur
bakalım…
Anlatacaklarım
var sana…
Dinler misin
?
Yargılamadan,
Anlamaya
çalışarak….
Bilirim
çabalayacaksın
Ama ne
olursa olsun
Yine de
o kelime dökülecek ağzından
Ve yine
de bana kızacaksın…
Bilirim
kızdın mı tam kızarsın
Atmazsın
ama
Suratımda
hissederim yumruğunun acısını
Yine de
hiç hissetmem,
Bastıramaz çünkü giden
günün acısını…
Bak şu
karşıdaki dağın yücesindeki karlara
Hiç
erimez
Hiç ama
hiç erimez
Yani
inandığından dönmez geri
O
bembeyaz dünya
Tüm
saflığıyla
Hep
aynı şarkıyı söyler
Duyarım
Bilirim….
Uzatırım
ellerimi diyeceğim ama
Uzatamam
yanar ellerim…
Kor bir
ateş gibi düşer
Kollarımdan
Ufka
doğru
Önümde
duran
Saçların
Ellerin
Dudakların
Gözlerin
Ve o
gülümseyen
Hayata
dokunan sımsıcak seslenişlerin….
Eeee
şimdi
Şimdi
üç beş adım
Üç beş
gün
Ay
Yıl
Yıllar
Hayat…
Yoksun
Yokluğunda
Varlığında
Tam
ortasında durduğum o anda,
Yani
bir ayağım yokluğunda
Bir
ayağım varlığında
Kuantum
parçacıklarının uçuşması gibi
Bir
orda bir burada
Ve aynı
anda aynı yerde,
İşte
zaten her şey de tam o anda …
O yerde
Tam da
o şekilde
Ama
yine de bir şey var…
Yani
bir kaos
Öyle
bir kaos gibi
Çözemiyorum…
O
ellerinden tutup gecenin karanlığında
Sabaha
kadar bir rahip gibi
İbadet
edemiyorum….
Agop…
hiç
kızma bana
Ya da
kız
Hatta
çok kız
Ellerim
havada
Veda
etmek istemem
Hiç
sevmem vedaları
Ama
Agop
Bu kez
çok buruk bir haldeyim
Anlatmak
yetmiyor
Paylaşmak
istiyorum…
Ama bak
limandan ayrıldı bile
Sessizce
ilerleyen yelkenli
Nasılda
süzülüyor gönlümden
Gözlerimden
Ellerimden
Hayatımdan
Oysa
tam da buradaydı…
Bunu
anlatmak zor
Yaşamak
bir yoksunluğu daha da zor
Mesleki
hastalık gibi
Rakı da
bitti….
En
iyisi köşedeki bakkala kadar gidip
3 bira
al Agop
Biri
benim
Biri
senin
Biri de
eğer olurda gelirse onun…
Koy onu
buzdolabına dursun
Sağol
dinlediğin ve kızdığın için
Şimdi
tekrar dönebilirim artık
Mısraların
arasındaki özlem kelimelerine…
Bir sayfa
Bir sayfa daha
Bir sayfa daha
Kaç kelime
Kaç cümle
Kaç dize oldu
Kaç defa dinledi Agop beni...
Kaç tane rakı açıldı bitti
Açıldı bitti
Kaç sabah oldu
Kaç sabah beynimde patladı özlemi
Ve her adımda
Kaç duygu iz bıraktı yüreğimde
Artık rakamlar karıştı
Sözler karıştı
Sımsıkı sarıldı kollarımız
Her şey söylendi
Hiçbir şey eksik değil diye düşündük
Ama her şey eksikti
Her şey
Ama her şey güzeldi
Her şey
Agop bilir tüm bunları
o da şimdi balığa çıktı yine
vurdu dümeni rüzgara doğru
sabahı bulur
rakısı boldur
türküsü belli
“evlerinin önü mersin”
Ama bir dur
Bir düşün
Bu sevda öyle böyle değil
Deli dalgalar gibi
Azgın boğalar gibi
Laftan anlamaz
Sözden anlamaz
Hayatın orta yerinde
Işık saçar
Dur bakalım Agop
Belki Kirkor’da gelir
Eser gideriz
Geceden gündüze
Gündüzden geceye
Konu belli canım
Konu belli
Dediğim de
Yazdığım da
Özlemim de belli
Eh artık
Başla bakalım türküye….
yazamadım
yazabilseydim eğer
en çok "özlediğimi" yazardım
eğer yazabilseydim
boşluğa düşen sımsıkı tuttuğun elimde kalan
o sımsıcak enerjini yazardım
ne bileyim
dinlediğim şarkılarda
köşe bucak yürüyüşlerde
yaşadıklarına dair olan biteni
yazabilmek isterdim
veya o sımsıcak kelimeleri
sohbetleri
telefonla aramalarını
pencere önü sefalarını
ve bitmeyen o geçmişe olan özlemlerin sohbetini
o sofra sohbetlerini
yedirmeni içirmeni
hepsini yazmak isterdim
ama bir şey var ki ders olsun herkese
hayata sımsıkı tutunmaların
güler yüzle en karmaşık yollardan geçip
en olmadık acılarda
en olumlu yaklaşımla
sevecenliğin
tevekkül içinde davranman
velhasıl
bir eser bırakıp
ağlayarak geldiğin dünyadan
sessiz sedasız terk eyledin.....
şimdi içimde derin bir sızı
özlem
sevgi
şükran
ve gururla
yaşıyorum...
ekimden kasıma geçmek
sonbahardan kışa geçmektir.
yağan sonbahar yağmurları
kar kış soğuğuna bırakır
üşürsün
ellerin donar
çatın akar
eve ekmek götüremezsin
ama hep bir umudun vardır
zira ne de olsa kışın sonu bahardır
gözyaşları ile karşılarsın
bahar aylarında
doğanın uyanışında ki
hayatın renk renk açan
o güzel kokan çiçeklerini
o gün elbet gelecek
elbet İzmir yine
bir bahar dalı gibi
hayat dolacak
01/11/2020
iyinin ve kötünün arasından
vicdanınız
sabah gün ağarması gibi
hayatınıza sızmaya başladığında
o ışığı yakaladığınız ölçüde
izler bırakırsınız
doğduğunuzda belli olmayan
gittiğinizde belli olur
ağlayarak merhaba dediğiniz andan sonra
yaşadığınıza olan dokunuşların
birikmesinden meydana gelen
aslında tamamı ille kendinsin
kendi başınasın
etrafında çevrelenmiş
kaos içinde kalmış bir bireysin
yolun tam ortasında
geçmişin
geleceğin
ve yaşadıklarınla
beklediğin çaresizlik
sana seslendiğinde
elinden kayıp giden
o muhteşem dörtlükleri
hadi söyle bakalım şimdi
yok, yok öyle
karanlığa koşarak
kalamazsın aydınlıkta
kararın ne olursa olsun
aslında hep aynı
nakarat aynı
o özlediğin sıcaklık aynı
özlemlerin aynı
olan biten aynı
geride kalan hüzün
ve göz yaşları
hep aynı
o yana baksan da
bu yana baksan da
olmayan bir pencere
sımsıkı kapalı
gün ışığı gibi içine sızan anıları
anımsamaya çalışsan da
hiç tam olmayacak
sende saklanan
yüreğinde kıpraşan
hüzünle bekleşen
artık onun elleri
onun kolları
yürüdüğü ayakları
gülümsediği suratı
sımsıcak bakışları
fedakarca sarılışları
ve her nedense
dağılan
karman çorman olan
yaşadıkları
anıları
izleri
acıdan bağrışan dizleri
orada
hemen orada
bilinemez
görülemez
hissedilebilir mi
nasıl hissedilebilir ki
nasıl nasıl yazılabilir ki
ya nasıl konuşulabilir ki
belkiler
olabilirler
ve bekleyişler
göz yaşları
göz yaşları
ve koca bir yalnızlık
alnıma yazılı adı
sevdası yüreğime
anlattıkları vicdanıma
o nedenle hemen yazdım
hemen anlattım
ve şimdi de belirsiz bir sesle
duvarlara yazıyorum...
ya görürse...
14/09/2020
balkon söylenceleri
bir yazı
bir söz