1 Mart 2022 Salı

Lafın Belini Kırdık

 

Agop iyi ki geldin bugün...     

Lilyumlar güzelmiş.

Yalnız sen değil de

sanki Eleni 'nin zevki

Ama senle de

epeyce lafın belini kırdık...

Bir tek ortada kaldı.. malum

 "ben kimim" ...

Aynada ki ben ile

bendeki ben aynı mıdır...

Ya da kokusunu hissetmek yaşamak mıdır.

Ya da yaşamak nedir...

Biliyorum yine kızarak gittin

istediğin gibi anlatamadın diye hikayelerini...

Ama olsun varsın bakalım...

Ha unutmadan yola çıktım ...

Dolaşarak geleceğim

rüzgar tersten esiyor..

Balık hiç çıkmadı bugün...

Havalar hem çok ısındı hem de puslu

hava çöktü yüreklerimize...

Hani söyleriz ya hep

beraber balık dönüşlerinde

" Ankara'nın taşına bak".

İşte öyle ortalık

 

Hayatın Ortancası

 

Hayatın ortancası gibi 

açıp giden güzelliğin 

özlem dolu yılları çoğalttı

Umut karlı bir günde 
Yüreklerimize 
buz gibi düştüğünde

Hüzünlendik


İki fidan dikmiştin dünyaya


Gölgesinde 

koskocaman bir sevgi ormanı oldu

Şimdi bir ses var senden ona ulaşan
Bir kupanın içinde büyüyen

Ve şimdi umutlarımız var

Ve hayat işte hızla akıp gidiyor 

Özlem o öylece duruyor 
Tesellisi o sesin gülücükleri şimdi


24/12/2016

Okey Taşları

 

Bakıp bakıp

İç geçirdiğin

Anılar denizi gibidir...

Bir şey eksiktir

O her şeydir

Bir söz eksiktir

O bir bütündür

Ne desen

Ne yapsan

Yine de 

Bu güzelliğin içinde

Gözlerin onu arar...

Öyle bir eser bırakmıştır ki

Kıyamazsın

Diyemezsin

Kelimelere dökemezsin

Bakar durursun

Seslenir sana

Çağırır

Çayı hazır

Kahvesi fala bakılacak

Okey taşları dizilmeden

Masada ters yüz edilip seçilen

Hayata karışmıştır.

Ve karşında öylece durur

Sen öyle bakarsın

Göz yaşların düşer

Ellerin kolların

Sen

O

Hayat

Paylaştıkların

Ve işte bu fotonun

Saklanmış sırrı

Sende kalsın

 

08/12/2020

Herkesin Havva Teyzesi, benim Annem....

 

Sevgili Yeğenim Didem'den gelen  yazıyı derledim....

Canım arkadaşım, Didem'im, bir tanem.

Havva teyzem benim için merhamet kelimesine anlam katan yegane insandı. Öyle merhametli, öyle tatlı, öyle güzel bir insandı ki, böyle bir anneannem olmasını 
çok istediğimden belki de,  benim için de bir anneanneden farksızdı.

Tüm ailesine kol kanat gerdi ve sizleri korumak için elinden geleni yaptı. Buna hepimiz şahit olduk. Onu çok ama çok özleyeceğim.


Canım Havva Teyze'mle ilgili hatırladığım en net anım; 
Sanırım 7-8 yaşlarındaydım. Büyük ihtimal oyun oynayalım diye seni çağırmaya geldiğim günlerden biriydi. 

Kapınızı her zaman olduğu gibi Havva Teyze açtı.   Biraz beklememi söyleyip mutfak tarafına geçti. Bir iki dakika sonra içine bir şeyler sarılmış bir peçeteyle geldi. Peçeteyi açtığımda, içinde missss gibi kokan üzerine un dökülmüş bir şeyler vardı.(sonradan adının pudra şekeri olduğunu öğrendiğim😁

Havva Teyze tebessümle yüzüme bakıp; 

"Kurabiye yapmıştım, Saide’cim afiyet olsun" dedi.
O zamana kadar hayatımda hiç kurabiye yememişim. 

Ama nasıl güzel kokuyor, 😍 elmalı tarçınlı kurabiye. O kadar lezzetli o kadar güzeldi ki, peçetedeki en ufak kırıntıyı dahi yediğimi hatırlıyorum. 😋😁 43 yaşındayım, hala elmalı kurabiyeyi çok severim.😍 Hatta evlendim. Mutfakta ilk yaptığım hamur işi canım Havva Teyzemin bana ikram ettiği 

 Elmalı Kurabiye idi.  Tatlı da bir anım var bununla ilgili. Yeni evlenmişim evde oklava yok. İstanbul'a da yeni taşınmışım. Konu komşu, yol iz bilmiyorum tabi. 

Ne yapsam ne etsem derken evde cop olduğunu hatırlayıp, onu güzelllceeee dezenfekte edip hamuru copla açmıştım. 😁 


Oyun oynamaya basket sahasına giderdik. Bazen Havva Teyze de bize eşlik ederdi. 
O gün yine Havva Teyze, teyzen ve sanırım teyzenin bebeği vardı. Bir bebek vardı ama.😊 Parkta oynuyoruz. Bebeği görmek için yanına gitmiştim. Havva  Teyze o anda, insanın çok güçlü olduğunu, hayvanların yavrularının doğar doğmaz ayağa kalkabildiğini, insan yavrusunun ise bir insanın yardımına ne kadar muhtaç olduğunu ifade eden cümleler kurmuştu. Ben de pür dikkat dinlemiştim. 

Bu söyledikleri beni çok düşündürmüştü. İsmet'in çok terleyen bir çocuk olduğunu hatırlıyorum. Havva Teyze sürekli İsmet'i yanına çağırıp sırtına pamuklu bez koyardı ve o bezi sık sık değiştirirdi. Hatta bazen öyle terlerdi ki tişörtüne kadar sırılsıklam olurdu.🤦 

Havva teyze de hasta olmasın diye komple üstünü değiştirirdi. Üzerinize çok titrerdi. 💕 Bayramlaşmak için binayı dolaşırdık. Havva teyze hep hazırlıklı olurdu. Ve sizin evin kapısını hep Havva teyze açardı. Mesut amcaya da "Mesut Beyyy" diye seslenirdi, Mesut amca da buyur Havva Hanım derdi ki bu benim çok hoşuma giderdi, Birbirlerine karşı çok saygılılardı. 

Kapıya Mesut Amcayı da çağırır onunla da bayramlaşmamızı isterdi.  Mendilleri hep hazır olurdu ve mendillerin içine mutlaka harçlık da koyardı. 😍💕


Binamızın önünde kocaman bir ıhlamur ağacı vardı. 
Ağacın dallarının sizin balkona kadar uzandığını ve Havva Teyze'nin balkonda ıhlamur topladığını hatırlıyorum. Bir de o ıhlamurların kokusunu. Balkon demişken karşı binadaki Başak'ın anneanne yada babaannesi ile balkondan balkona yaptıkları sohbetler ve Havva Teyzemin sesi kulaklarımda.


Havva Teyzemi en son düğün davetiyemi bırakmaya gittiğimde görmüştüm. 
O zaman başörtüm var. Önce tanıyamadı. Sonra kucaklaştık. Yine eskisi gibi tüm sıcaklığıyla beni içeri davet etmişti. Havva Teyzem her zamanki naifliği ile yaklaşmıştı. 

Hep Saide'cim derdi. 💕😍 Hiç Saide diye hitap ettiğini hatırlamıyorum. Düğünden sonra Ankara'ya ilk geldiğimde sizi ziyaret etmek istemiştim.. Başçavuşa taşınmışsınız. Yeni evinize gittim kapıyı çaldım ama kimse yoktu. O günden sonra da bir daha ulaşamadım. Şimdi büyüdük. O günleri yad ederken düşünüyorum da, bir insan hiç mi sinirlenmez, hiç mi kızmaz, hiç mi kaşlarını çatmaz. Yok! Hafızamda bu duyguya dair en ufak bir an bile yok. 

İsmet'le seni nasıl seviyorsa, bizi de öyle sevdiğini hep hissettirmişti. Hiç ayrım yapmazdı hiç. O bizim çocukluğumuzdu. Apartmanda gönül rahatlığıyla kapısını çalabildiğimizdi. Yaşadığı her badireyi o pamuk gibi yüreğiyle sarıp sarmalayandı. Çok güçlü biriydi.

Havva teyzem bizim canımızdı Didem'cim. 

Seveni çoktu eminim.  Kalbimdeki yeri bambaşka. Dua edemedik dedin. Sen merak etme, biz onu duasız bırakır mıyız hiç. Seninle birlikte bizi de büyüttü. 

Hakkını nasıl öderiz bilmem. Keşke son bir kez o pamuk ellerinden öpebilseydim. 

Onu iyi ki tanımışım iyi ki....
Rabbim gani gani rahmet eylesin.
Mekanı cennet olsun.
Ruhu şad olsun. 💐💕

Saide Baysal

28 Şubat 2022 Pazartesi

Her şey güzel olsun bugün

 

Sana diyeyim 

yağmur yağmalı 

yoksa yazın işimiz zor


Apollon ile Dionisos gibi 

çatışıyor beynim .... 

Akıl ve hikmet bir yanda 

duygusal esriklik ve 

şarabi geceler öbür yanda... 

burdan ne çıkar bilemem ama 

trajedi ya da dram 

ben yine de umutluyum 

hayata dair söz ile saz ile.... 

geçen mezarlıkta 

bir alevi cenazesinde gördüm 

Türkçe dua edip 

defin bitince 

mezarın başında oturup 

saz ile türkü söyleyerek uğurladılar. 

Apollon ile Dionisos 

bir araya geldi böylece 

gidene akli güzellik 

kalanlara umudi hayat ....


Bize kalan ise 

çay simit peynir gazete 

ve saçlarının dalgalanması

yüzündeki gülümseme 

ve gamzelerin ..

Ve tabi hayatın koşturması

tramvayda ki biz 

Ve duraklar 

okula kadar ...

Vicdanımızdaki biz olana kadar...

Haydi hayırlısı


27/02/2019

25 Şubat 2022 Cuma

Bazı Şeyler

 

Bazı şeyler önlenemez

sevgi ve özleme bulaşıp yaşar....

 

sınırlar zamanlar etkilemez....

 

Bazı şeyler ne yaparsan yap olmaz,

değişmez ve özeldir

 

 

Bazı şeyler yağmurda,

boş bir bankta,

çalan müzikte,

gözyaşında,

kelimelerde,

bira şişelerinde gizlenir

 

gördükçe dokunur

 

Bazı şeyler kar kış güler yüzlüdür

 

Bazı şeyler yalnızdır

Bazı şeyler kalabalıktır

Bazı şeyler kalabalıklar içinde yalnızdır

 

Bazı şeylerde nefes alır

Bazı şeylerde yürek burkulur

 

Yine de bazı şeylerde 

 

Hep aynı kelime dökülür…

 

Hep aynı gözler 

Hep aynı dudaklar

 

Doyasıya ya da doymamacasına

Müthiş bir senfoni olur

 

Dünleri

Bugünleri

Yarınları

Hayatı

 

Yaşarsın yine de

 

Bazı şeylerde

 

Kitap Okumak

Kitap okumaya ne zaman başladım tam hatırlamıyorum. Ama okumasam da; kitabı elimi alıp, tabiri caiz ise kitabı koklamayı, ondaki gizli anlamları hissetmeye çalışmayı çok severim. Ama tabi zaman buldukça da okurum. Gerçi teknoloji gelişti, artık gazeteyi çoğu zaman satın almayıp, internetten veya sosyal medyadan takip ediyorum. Yine de kitabı hala fiziken okuyorum. Yılbaşında hediye gelen dinler tarihi isimli bir kitabı da pazar günü, mahdum beyi beklerken şöyle bir bakayım dedim. Baktım olmayacak yunan tanrıları ile ilgili “tanrıların şiiri” isimli bir karalamamı da iyi pazarlar dileğiyle keyifle okumanız için paylaşıyorum.

(Cem kitap için teşekkürler)


“Tanrıların Şiiri”

Zeus o gün sinirliydi
Söyledikleri
Şimşek gibi
Yeryüzünde patlıyordu...
Oysa Apollo
Güneş gibi
Isıtmaya çalışıyordu hayatı...
Gece olmuştu bile
Artemis ay gibi
Aydınlatıyordu belirsizliği...
Okyanuslar ve denizler
Coştukça coşuyor
Bir nevi
Poseidon’u selamlıyordu...
Oysa her şey aşktı
Her şey Adrodit güzelliğinde
Sır gibi saklıydı...
Ve savaş borularını
Çalmaya başladı Ares
Her şey bir anda oldu bitti...
Açlık sefalet ve ölüm
Ve hayat
Yine mahsülünü üretmeye başladı
Demeter’in emeğine saygı duydu..
Ve aslında her şey
Atina’nın bilgeliği ile yol almaya başladı..
İnsanlık Hestia’nın yarattığı
Aile ocağına vardı...
Ama sonunda yine Dionysos’un
Şarap ve sarhoşluğunda
Esir düştü
Geleceğe Ümit ederek...

03/03/2019


Önce Karanlık

 

Önce karanlık

Sonra ağıt

Harfler 

Kelimeler

Ve cümleler

Anılar anılar

Adım adım 

Duygular

Hüzün

Göz yaşları

Ve umut

Yine de

Umut

Sonra 

Sonra da umut....

 

11/02/2019

Absürt Bir Söylem

 

Absürt bir söylem gibi

Anlattıklarım

Aslında bir anlamı var ama

Amaçsız

Anlamsız

Artık kim bilir

Aşağı yukarı belli olsa da

Acayip bir şey

Akıl ile bilim

Açıklanmayan gerçekler

Açıklanamayan durumlar

Açık açık söylenen tersine duygular

Ara sıra belki de düşünmeli

Akla aykırı olanları ayırıp

Arka arkaya haykırmalı ki

Azıcık da olsa adım atabilsin

Arzın merkezine seyahat ederken

Ahlakın merkezini bulabilsin

A lar ile başlayıp

Aman deme sakın 

Anlamalısın ki başlamalısın

“Oku” malısın....

14 Temmuz 2021 Çarşamba

Bugün Erken Başlamışsın

 

Agop,

Bugün erken başlamışsın

Ne şarap kalmış

Ne nevale

Çoktan almışsın yolunu geceye…

Ama beni bekleseydin ya

Anlatacaklarım vardı sana

Soracaklarım vardı

Söyleyeceklerim vardı…

Şimdi ne sen beni anlarsın bu kafayla

Ne de ben sana katlanabilirim…

Ama yine de söyleyeyim Agop !

Her şey o gece

Sabaha çıkana dek yaşandı

Hem de delicesine…

Ellerimizden dökülen sevgi ile

Dudaklarımızdan bulaşan özlem

Gemici feneri gibi ışık tutuyordu bize…

İşte,

Agop !  Dostum …

Her şey o anda oldu

Gece gündüze karıştı

Söz duyguya bulaştı

Sevdaya dair ne varsa saçıldı odaya

İçinden bir kadın ve bir erkek çıktı…

 

Ama artık biz olmuşlardı

Şarabın tadında lafın gerisi …

Sen sızınca Agop,

Bende ne anlatayım sana

Yazdım kağıda

Ayılırsan bize hazırlayacağın

Sabah kahvaltısında okursun…

 

 

 

Kitap Ayracı

 

Bir kitap ayracı gibi

Sözlerin…

Nerde duracağımı

Nerde yürüyeceğimi

Ya da ne bileyim

Agop ile ne zaman balığa çıkacağımı biliyor…

İyi güzel de

Kaç bira lazım

Ne zaman lazım

O dudaklarında ki

Bira kokusu için

Bir de onu söyle