14 Temmuz 2021 Çarşamba

Bugün Erken Başlamışsın

 

Agop,

Bugün erken başlamışsın

Ne şarap kalmış

Ne nevale

Çoktan almışsın yolunu geceye…

Ama beni bekleseydin ya

Anlatacaklarım vardı sana

Soracaklarım vardı

Söyleyeceklerim vardı…

Şimdi ne sen beni anlarsın bu kafayla

Ne de ben sana katlanabilirim…

Ama yine de söyleyeyim Agop !

Her şey o gece

Sabaha çıkana dek yaşandı

Hem de delicesine…

Ellerimizden dökülen sevgi ile

Dudaklarımızdan bulaşan özlem

Gemici feneri gibi ışık tutuyordu bize…

İşte,

Agop !  Dostum …

Her şey o anda oldu

Gece gündüze karıştı

Söz duyguya bulaştı

Sevdaya dair ne varsa saçıldı odaya

İçinden bir kadın ve bir erkek çıktı…

 

Ama artık biz olmuşlardı

Şarabın tadında lafın gerisi …

Sen sızınca Agop,

Bende ne anlatayım sana

Yazdım kağıda

Ayılırsan bize hazırlayacağın

Sabah kahvaltısında okursun…

 

 

 

Kitap Ayracı

 

Bir kitap ayracı gibi

Sözlerin…

Nerde duracağımı

Nerde yürüyeceğimi

Ya da ne bileyim

Agop ile ne zaman balığa çıkacağımı biliyor…

İyi güzel de

Kaç bira lazım

Ne zaman lazım

O dudaklarında ki

Bira kokusu için

Bir de onu söyle

Agop ! Otur Bakalım...

 

Agop !

Otur bakalım…

Anlatacaklarım var sana…

Dinler misin ?

Yargılamadan,

Anlamaya çalışarak….

Bilirim çabalayacaksın

Ama ne olursa olsun

Yine de o kelime dökülecek ağzından

Ve yine de bana kızacaksın…

Bilirim kızdın mı tam kızarsın

Atmazsın ama

Suratımda hissederim yumruğunun acısını

Yine de hiç hissetmem,

Bastıramaz  çünkü  giden günün acısını…

Bak şu karşıdaki dağın yücesindeki karlara

Hiç erimez

Hiç ama hiç erimez

Yani inandığından dönmez geri

O bembeyaz dünya

Tüm saflığıyla

Hep aynı şarkıyı söyler

Duyarım

Bilirim….

Uzatırım ellerimi diyeceğim ama

Uzatamam yanar ellerim…

Kor bir ateş gibi düşer

Kollarımdan

Ufka doğru

Önümde duran

Saçların

Ellerin

Dudakların

Gözlerin

Ve o gülümseyen

Hayata dokunan sımsıcak seslenişlerin….

Eeee şimdi

Şimdi üç beş adım

Üç beş gün

Ay

Yıl

Yıllar

Hayat…

Yoksun

Yokluğunda

Varlığında

Tam ortasında durduğum o anda,

Yani bir ayağım yokluğunda

Bir ayağım varlığında

Kuantum parçacıklarının uçuşması gibi

Bir orda bir burada

Ve aynı anda aynı yerde,

İşte zaten her şey de tam o anda …

O yerde

Tam da o şekilde

Ama yine de bir şey var…

Yani bir kaos

Öyle bir kaos gibi

Çözemiyorum…

O ellerinden tutup gecenin karanlığında

Sabaha kadar bir rahip gibi

İbadet edemiyorum….

Agop…

hiç kızma bana

Ya da kız

Hatta çok kız

Ellerim havada

Veda etmek istemem

Hiç sevmem vedaları

Ama Agop

Bu kez çok buruk bir haldeyim

Anlatmak yetmiyor

Paylaşmak istiyorum…

Ama bak limandan ayrıldı bile

Sessizce ilerleyen yelkenli

Nasılda süzülüyor gönlümden

Gözlerimden

Ellerimden

Hayatımdan

Oysa tam da buradaydı…

 

Bunu anlatmak zor

Yaşamak bir yoksunluğu daha da zor

Mesleki hastalık gibi

Rakı da bitti….

En iyisi köşedeki bakkala kadar gidip

3 bira al Agop

Biri benim

Biri senin

Biri de eğer olurda gelirse onun…

Koy onu buzdolabına dursun

Sağol dinlediğin ve kızdığın için

Şimdi tekrar dönebilirim artık

Mısraların arasındaki özlem kelimelerine…

 

 

 

 

 

3 Nisan 2021 Cumartesi

Sayfalar

 

Bir sayfa

Bir sayfa daha

Bir sayfa daha

Kaç kelime

Kaç cümle

Kaç dize oldu

Kaç defa dinledi Agop beni...

Kaç tane rakı açıldı bitti

Açıldı bitti

Kaç sabah oldu

Kaç sabah beynimde patladı özlemi

Ve her adımda

Kaç duygu iz bıraktı yüreğimde

Artık rakamlar karıştı

Sözler karıştı

Sımsıkı sarıldı kollarımız

Her şey söylendi

Hiçbir şey eksik değil diye düşündük

Ama her şey eksikti

Her şey

Ama her şey güzeldi

Her şey

Agop bilir tüm bunları

o da şimdi balığa çıktı yine

vurdu dümeni rüzgara doğru

sabahı bulur

rakısı boldur

türküsü belli

“evlerinin önü mersin”

Ama bir dur

Bir düşün

Bu sevda öyle böyle değil

Deli dalgalar gibi

Azgın boğalar gibi

Laftan anlamaz

Sözden anlamaz

Hayatın orta yerinde

Işık saçar

Dur bakalım Agop

Belki Kirkor’da gelir

Eser gideriz

Geceden gündüze

Gündüzden geceye

Konu belli canım

Konu belli

Dediğim de

Yazdığım da

Özlemim de belli

Eh artık

Başla bakalım türküye….

 

1 Aralık 2020 Salı

Cevapsız Kalan Duygular

 

yazamadım

yazabilseydim eğer

en çok "özlediğimi" yazardım

eğer yazabilseydim

boşluğa düşen sımsıkı tuttuğun elimde kalan

o sımsıcak enerjini yazardım

ne bileyim

dinlediğim şarkılarda 

köşe bucak yürüyüşlerde

yaşadıklarına dair olan biteni

yazabilmek isterdim

veya o sımsıcak kelimeleri

sohbetleri

telefonla aramalarını

pencere önü sefalarını

ve bitmeyen o geçmişe olan özlemlerin sohbetini

o sofra sohbetlerini

yedirmeni içirmeni

hepsini yazmak isterdim

ama bir şey var ki ders olsun herkese

hayata sımsıkı tutunmaların

güler yüzle en karmaşık yollardan geçip

en olmadık acılarda

en olumlu yaklaşımla

sevecenliğin

tevekkül içinde davranman

velhasıl

bir eser bırakıp

ağlayarak geldiğin dünyadan

sessiz sedasız terk eyledin.....

şimdi içimde derin bir sızı

özlem

sevgi

şükran

ve gururla

yaşıyorum...


Heyecanla gidilen


Heyecanla gidilen
O ilk gün
Hayatına
içini ısıtan
O ilk dokunuşu yapan el
Seni alır götürür
Bir harfin peşinde
Başlayan
Hecelerin evrenine
Kelimeler oluşur
Cümleler
Derken bir bakarsın
Koca bir paragraf
Selamlar seni
Yarattığın eserin
Müellifi olarak
Gururlanırsın ama
İşte o eldir
yoluna çıkaran seni
Yol haliyle senin yolundur
Ardından bakan da odur
Ne yollar başlamıştır
Yüreğinden
Ne adımlar atılmıştır
Ellerinden
Ne hayatlar kurulmuştur
Dillerinden
O yine de hiç bıkmaz
Yorulmaz
Dinlenmez
Hep aynı harfin
Aynı kelimenin
Aynı cümlenin
Öğretisinde
Dokunur hayatına sıcacık gözleriyle
İşaret ettiği yolun ülküsüyle
Ve ettiği öğütlerle...
Minnetle
Şükranla
Yüreğinde O ilk dokunuşun heyecanı ile
Koşarsın O na ...
O na koşarken de hep aynı nakarat
Düşer dilinden
sevgiyle
Özlemle
Saygıyla
Gururla
Ve minnetle...
24/11/2018
Başta Baş Öğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ilmin ve fenin peşinde koşan Atatürk ilkelerini benimsemiş tüm Öğretmenlerin bu özel ve şükran duyduğumuz öğretmenler günü kutlu olsun...

Bu da doğum günü şiiridir


Çokça özlem
Mutlaka umut
Haliyle hüzün
Biraz kırgınlık
Ve elbette mutlulukla
Dizelenmiştir
Kafam iyidir
Şarap
Martini
Ve dahi sohbet
1964 den bu yana
Film şeridinden geçen
Anılar
Asıl olan hayat
Gerisi laf-ü güzaf
Bir de türkü var
Kulaklarımda
"Daracık sokakları duman bürümüş
Külhanda beyler...."
Şimdi geldi aklıma
Bir ben biliyorum
Birde o
Bir de bilmesi gerekenler
Bir de ne bileyim
Bir biçimde öğrenmişler
Lafım odur ki
Eğer vicdanında güller açıyorsa
Ne mutlu sana
Yoksa
Bir bankın yalnızlığında
Kar kış
Geçmek bilmez
Yıllar
Yıllar geçer
Ağacın yaprakları gibi sararır
Bir yaprak kalır dalında
Ha düştü ha düşecek
Ama düşmez
Ta ki Agop gelir
14:20 de
Yakar bir cigara bekler
O bekler
Sen beklersin
Yaprak bekler
Ve bilirsin ki
Dünya yıkılsa
Adalet olsun diye
Sana seslenir
Ve öylece bakarsın
Gülümsersin hayata
Artık ne varsa
Aklına gelir yine de
Ve söylersin
" bu dünyayı güzellik kurtaracak
Ve bir insanı sevmekle başlayacak her şey"
O insan
Kadehi doldurur
Ve şerefe
Hayat işte
Teşekkürler anne.....
28/11/2020
Küçükesat

3 Kasım 2020 Salı

Geçmiş Olsun İzmir

 


ekimden kasıma geçmek

sonbahardan kışa geçmektir.

yağan sonbahar yağmurları

kar kış soğuğuna bırakır

üşürsün

ellerin donar

çatın akar

eve ekmek götüremezsin

ama hep bir umudun vardır

zira ne de olsa kışın sonu bahardır

gözyaşları ile karşılarsın

bahar aylarında

doğanın uyanışında ki

hayatın renk renk açan

o güzel kokan çiçeklerini

o gün elbet  gelecek

elbet İzmir yine

bir bahar dalı gibi

hayat dolacak

01/11/2020



19 Eylül 2020 Cumartesi

İzler

 


iyinin ve kötünün arasından

vicdanınız

sabah gün ağarması gibi

hayatınıza sızmaya başladığında

o ışığı yakaladığınız ölçüde

izler bırakırsınız 

doğduğunuzda belli olmayan

gittiğinizde belli olur

ağlayarak merhaba dediğiniz andan sonra

yaşadığınıza olan dokunuşların 

birikmesinden meydana gelen 

aslında tamamı ille kendinsin

kendi başınasın 

etrafında çevrelenmiş

kaos içinde kalmış bir bireysin



15 Eylül 2020 Salı

Gece Yarısı


yolun tam ortasında

geçmişin

geleceğin

ve yaşadıklarınla

beklediğin çaresizlik

sana seslendiğinde

elinden kayıp giden

o muhteşem dörtlükleri

hadi söyle bakalım şimdi

yok,  yok öyle 

karanlığa koşarak

kalamazsın aydınlıkta

kararın ne olursa olsun

aslında hep aynı 

nakarat aynı

o özlediğin sıcaklık aynı

özlemlerin aynı

olan biten aynı

geride kalan hüzün

ve göz yaşları 

hep aynı

o yana baksan da

bu yana baksan da 

olmayan bir pencere

sımsıkı kapalı 

gün ışığı gibi içine sızan anıları

anımsamaya çalışsan da

hiç tam olmayacak  

sende saklanan

yüreğinde kıpraşan

hüzünle bekleşen

artık onun elleri

onun kolları

yürüdüğü ayakları

gülümsediği suratı

sımsıcak bakışları

fedakarca sarılışları

ve her nedense 

dağılan 

karman çorman olan

yaşadıkları

anıları

izleri

acıdan bağrışan dizleri

orada

hemen orada

bilinemez

görülemez

hissedilebilir mi

nasıl hissedilebilir ki

nasıl nasıl yazılabilir ki

ya nasıl konuşulabilir ki

belkiler

olabilirler

ve bekleyişler

göz yaşları

göz yaşları

ve koca bir yalnızlık

alnıma yazılı adı

sevdası yüreğime

anlattıkları vicdanıma

o nedenle hemen yazdım

hemen anlattım

ve şimdi de belirsiz bir sesle

duvarlara yazıyorum...

ya görürse...


14/09/2020

balkon söylenceleri 

14 Ağustos 2020 Cuma

Haberi Alınca


bir yazı

bir söz

iki kelime
iki haber
güzellik
mutluluk
ve umut
ufacık
kocaman
ne zaman
nerde
nasıl
beklediklerin
özlediklerin
duydukların
paylaştıkların
anlattıkları
heyecanı
mutluluğu
ve adımları
beklentileri
hep o aynı nakarat
14.20....
Agop bilir bir tek
o da söylemez...
ya da şöyle demek lazım
bilen bilir
bilene selam olsun
bilmeyenin de canı sağ olsun...

14.08.2020